yahyÂ-yý ÞÝrvÂnÎ 1789) · duya katýldý. bu arada babasý vefat etti ve doðu ya ikinci...

2
266 YAHYÂ-yý ÞÝRVÂNÎ 2006, III, 138-139; Cafer Ýbrahimov, Azerbayca- nýn XV. Esr Tarixine Dair Oçerkler, Bakü 1958, s. 182-185; M. Usejnov v.dðr., Istorija Arxitektu- rý Azerbaidjana, Moskva 1963, s. 185-196; M. Ali Terbiyet, Dâniþmendân-ý Â×erbâycân, Bakü 1987, s. 179; Sara Aþurbeyli, Þirvanþahlar Dev- leti, Bakü 1997, s. 187; Reþat Öngören, Osman- lýlarda Tasavvuf, Ýstanbul 2000, s. 27-28, 32; Hamîdiyân, “Yahyâ-yý Þirvânî”, Dâniþnâme-i Edeb-i Fârsî (nþr. Hasan Enûþe), Tahran 1382, V, 627-628; Firidun Bey Köçerli, Azerbaycan Edebi- yatý Tarihi Materyallarý, Bakü 2005, I, 85; Meh- met Rýhtým, Seyid Y«hya Bakuvi v« X«lvetilik, Bakü 2005. ÿMehmet Rýhtým YAHY TEVFÝK EFENDÝ (ö. 1205/1791) Osmanlý þeyhülislâmý. ˜ 1128’de (1716) Ýstanbul’da doðdu. Ba- basý müderris Eyüp Efendi’dir. Ýlk eðitimi- ni babasýndan ve onun muhitindeki hoca- lardan aldý. 1149’da (1736) ruûs imtihaný- ný kazanarak çeþitli medreselerde müder- rislik yaptý. 1180’den (1767) itibaren kadý- lýk mesleðine geçti. Önce Selânik, ardýn- dan Þam (1187/1773) ve Mekke (1192/ 1778) kadýlýðýnda bulundu. 1199’da (1785) Ýstanbul pâyesini, ertesi yýl Anadolu kazas- kerliði pâyesini aldý, 1201’de (1787) Rume- li kazaskerliði pâyesine nâil oldu. 28 Re- bîülevvel 1202’de (7 Ocak 1788) fiilen Ru- meli kazaskerliðine getirildiyse de bu gö- revde üç ay kalabildi. Ertesi yýl III. Selim’in tahta çýkýþýndan hemen sonra 20 Receb 1203’te (16 Nisan 1789) tekrar Rumeli ka- zaskerliðine tayin edildi. Cülûs münasebe- tiyle düþürdüðü biri Arapça, diðeri Türk- çe iki tarih padiþah tarafýndan memnuni- yetle karþýlandý. Ancak III. Selim yapmayý düþündüðü reformlar için þeyhülislâmlýk makamýna Hamîdîzâde Mustafa Efendi’yi getirdi. Muhtemelen, yeni þeyhülislâmýn mâzul ulemâyý Ýstanbul dýþýndaki arpalýk- larýna gönderme kararýna muhalefet et- tiði için 28 Muharrem 1204’te (18 Ekim 1789) görevinden alýndý; 28 Cemâziyelâ- hir 1204’te (15 Mart 1790) nakîbüleþraflý- ða tayin edildi. Hamîdîzâde Mustafa Efendi’nin ulemâ- ya yönelik ýslahat faaliyetleri büyük tepki- ye yol açýnca III. Selim onu azledip yerine reîsülulemâ ve nakîbüleþraf Seyyid Yahyâ Tevfik Efendi’yi getirdi (8 Receb 1205 / 13 Mart 1791). Bazý kaynaklarda Tevfik Efen- di’nin þeyhülislâm olmayý çok arzu ettiði, hatta yakýnlarýna, “Bir gün de olsa þeyhü- lislâmlýk yapmadan Allah canýmý almasýn” dediði rivayet edilir. III. Selim’in ona yolla- dýðý hatt-ý hümâyunda daha önce ilmiye mesleði için uygulanan nizama aykýrý dav- ranmamasýný, þer‘î hukuktan ayrýlmama- sýný, sürgüne gönderilenleri geri getirme- ye teþebbüs etmemesini tembih etmiþ- ti. Aslýnda III. Selim onu daha uygun birini buluncaya kadar bu makama getirmiþti. Yahyâ Tevfik Efendi þeyhülislâm oluþun- dan on üç gün sonra vefat etti (22 Receb 1205 / 27 Mart 1791), Fatih’te Küçük Ka- raman’da yaptýrdýðý medreseye defnedil- di (Cevdet, V, 111-112). Ölümüne, “Câh-ý Ýftâdan geçip Yahyâ Efendi gitti vâh” mýs- raý tarih düþürülmüþtür. Uþþâkýzâde Seyyid Ýbrâhim Efendi’nin damadý olan Yahyâ Efendi’nin matemati- ðe ve kimyaya meraký vardý, bu alanda çe- þitli çalýþmalar yaptýrdýðý belirtilir. Türk- çe, Arapça, Farsça þiirler kaleme almýþtýr. Ýran ve Osmanlý þairlerinden seçtiði be- yitleri içeren Müntehab adlý bir derleme- si Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi’n- dedir (Hazine, nr. 344). Ýstanbul Sirkeci’- nâšýb-ý Emîrü’l-müßminîn £Alî kerre- mallåhu vecheh ve øazeliyyât Hasan Almaz tarafýndan Türkçe’ye çevrilmiþtir (Bakü’den Anadolu’ya Yansýyan Iþýk Hal- vetî Pîr Seyyid Yahyâ Þirvânî Hayatý ve Eserleri, Ankara 2007). Mehmet Rýhtým’ýn Yahyâ-yý Þirvânî’nin hayatý ve eserlerine dair yaptýðý bir inceleme Azerbaycan Türk- çesi’yle yayýmlanmýþtýr (bk. bibl.). Yahyâ- yý Þirvânî’ye nisbet edilen Esrârü’¹-¹âli- bîn benzer adlarla Abdülkadir-i Geylânî (Sýrrü’l-esrâr), Ali Semerkandî ve Yûsuf Gûrânî’ye de izâfe edilmiþtir. Ancak bu eserin Seyyid Yahyâ’nýn halifesi Yûsuf Zi- yâeddin Müskürî’ye ait olmasý kuvvetle muhtemeldir. BÝBLÝYOGRAFYA : Yahyâ-yý Þirvânî, Þifâü’l-esrâr, Süleymaniye Ktp., Hacý Mahmud Efendi, nr. 2283; Süyûtî, Na¾- mü’l-£išyân (nþr. Philip K. Hitti), New York 1927, s. 110; Ýbn Ýyâs, Bedâßi £u’z-zühûr, II, 431; Lâmiî, Nefehât Tercümesi, s. 574-577; Taþköprizâde, eþ- Þešåßiš, s. 270-272; Yûsuf b. Ya‘kub, Menâkýb-ý Þerîf ve Tarîkatnâme-i Pîrân ve Meþâyih-i Tarî- kat-ý Aliyye-i Halvetiyye, Ýstanbul 1290, s. 9- 10; Mecdî, Þekåik Tercümesi, s. 93; Hacý Ali Âlî, Tuhfetü’l-mücâhidîn, Nuruosmaniye Ktp., nr. 2293, vr. 525 a -526 b ; Hulvî, Lemezât-ý Hulviyye, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 281, vr. 189 b - 195 a ; Münîrî Belgradî, Silsiletü’l-mukarrebîn, Sü- leymaniye Ktp., Þehid Ali Paþa, nr. 2819, vr. 49 a ; Ýbnü'l-Ýmâd, Þe×erât (Arnaût), VII, 308; Mehmed Nazmi Efendi, Hediyyetü’l-ihvân, Süleymaniye Ktp., Reþid Efendi, nr. 495, vr. 3 a-b , 5 a , 8 a -9 b ; Ha- san Kýrýmî, Makålât-ý Ed‘iyye Tarîkat-ý Halvetiy- ye-i Cemâliyye, Millet Ktp., nr. 243, vr. 2 a ; Nec- meddin Hasan, Silsilenâme-i Tarîk-ý Halvetiyye ve Sünbüliyye, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1761; Abbas Kulý Aða Bakihanov, Gülistân-ý Ýrem (nþr. Abdülkerim Alizâde – Muhammed Aka Sultanof – Muhammed Azerli), Bakü 1970, s. 209; Harîrîzâde, Tibyân, I, 346 a -349 a ; Hocazâde Ahmed Hilmi, Seyyid Yahya Þirvânî, Ýstanbul 1319, s. 4-8; Osmanlý Müellifleri, I, 198; Tomar- Halvetiyye, s. 25-27; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Ev- liyâ (haz. Mehmet Akkuþ – Ali Yýlmaz), Ýstanbul Yahyâ Tevfik Efendi’nin bir fetvasý (Ýlmiyye Salnâmesi, s. 564) Yahyâ-yý Þirvânî’nin Farsça risâlelerinin bulunduðu mecmuanýn ilk iki sayfasý (Çorum Hasan Paþa Ktp., nr. 19, hk. 2101)

Upload: others

Post on 15-Apr-2020

21 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: YAHYÂ-yý ÞÝRVÂNÎ 1789) · duya katýldý. Bu arada babasý vefat etti ve Doðu ya ikinci yolculuðuna onun mirasýn-dan aldýðý payý ile çýktý. Doðu seyahatini tamamladýktan

266

YAHYÂ-yý ÞÝRVÂNÎ

2006, III, 138-139; Cafer Ýbrahimov, Azerbayca-nýn XV. Esr Tarixine Dair Oçerkler, Bakü 1958,s. 182-185; M. Usejnov v.dðr., Istorija Arxitektu-rý Azerbaidjana, Moskva 1963, s. 185-196; M.Ali Terbiyet, Dâniþmendân-ý Â×erbâycân, Bakü1987, s. 179; Sara Aþurbeyli, Þirvanþahlar Dev-leti, Bakü 1997, s. 187; Reþat Öngören, Osman-lýlarda Tasavvuf, Ýstanbul 2000, s. 27-28, 32;Hamîdiyân, “Yahyâ-yý Þirvânî”, Dâniþnâme-iEdeb-i Fârsî (nþr. Hasan Enûþe), Tahran 1382, V,627-628; Firidun Bey Köçerli, Azerbaycan Edebi-yatý Tarihi Materyallarý, Bakü 2005, I, 85; Meh-met Rýhtým, Seyid Y«hya Bakuvi v« X«lvetilik,Bakü 2005.

ÿMehmet Rýhtým

– —YAHYÂ TEVFÝK EFENDÝ

(ö. 1205/1791)

Osmanlý þeyhülislâmý.˜ ™

1128’de (1716) Ýstanbul’da doðdu. Ba-basý müderris Eyüp Efendi’dir. Ýlk eðitimi-ni babasýndan ve onun muhitindeki hoca-lardan aldý. 1149’da (1736) ruûs imtihaný-ný kazanarak çeþitli medreselerde müder-rislik yaptý. 1180’den (1767) itibaren kadý-lýk mesleðine geçti. Önce Selânik, ardýn-dan Þam (1187/1773) ve Mekke (1192/1778) kadýlýðýnda bulundu. 1199’da (1785)Ýstanbul pâyesini, ertesi yýl Anadolu kazas-kerliði pâyesini aldý, 1201’de (1787) Rume-li kazaskerliði pâyesine nâil oldu. 28 Re-bîülevvel 1202’de (7 Ocak 1788) fiilen Ru-meli kazaskerliðine getirildiyse de bu gö-revde üç ay kalabildi. Ertesi yýl III. Selim’intahta çýkýþýndan hemen sonra 20 Receb1203’te (16 Nisan 1789) tekrar Rumeli ka-zaskerliðine tayin edildi. Cülûs münasebe-tiyle düþürdüðü biri Arapça, diðeri Türk-çe iki tarih padiþah tarafýndan memnuni-yetle karþýlandý. Ancak III. Selim yapmayýdüþündüðü reformlar için þeyhülislâmlýkmakamýna Hamîdîzâde Mustafa Efendi’yi

getirdi. Muhtemelen, yeni þeyhülislâmýnmâzul ulemâyý Ýstanbul dýþýndaki arpalýk-larýna gönderme kararýna muhalefet et-tiði için 28 Muharrem 1204’te (18 Ekim1789) görevinden alýndý; 28 Cemâziyelâ-hir 1204’te (15 Mart 1790) nakîbüleþraflý-ða tayin edildi.

Hamîdîzâde Mustafa Efendi’nin ulemâ-ya yönelik ýslahat faaliyetleri büyük tepki-ye yol açýnca III. Selim onu azledip yerinereîsülulemâ ve nakîbüleþraf Seyyid YahyâTevfik Efendi’yi getirdi (8 Receb 1205 / 13Mart 1791). Bazý kaynaklarda Tevfik Efen-di’nin þeyhülislâm olmayý çok arzu ettiði,hatta yakýnlarýna, “Bir gün de olsa þeyhü-lislâmlýk yapmadan Allah canýmý almasýn”dediði rivayet edilir. III. Selim’in ona yolla-dýðý hatt-ý hümâyunda daha önce ilmiyemesleði için uygulanan nizama aykýrý dav-ranmamasýný, þer‘î hukuktan ayrýlmama-sýný, sürgüne gönderilenleri geri getirme-ye teþebbüs etmemesini tembih etmiþ-ti. Aslýnda III. Selim onu daha uygun birinibuluncaya kadar bu makama getirmiþti.Yahyâ Tevfik Efendi þeyhülislâm oluþun-dan on üç gün sonra vefat etti (22 Receb1205 / 27 Mart 1791), Fatih’te Küçük Ka-raman’da yaptýrdýðý medreseye defnedil-di (Cevdet, V, 111-112). Ölümüne, “Câh-ýÝftâdan geçip Yahyâ Efendi gitti vâh” mýs-raý tarih düþürülmüþtür.

Uþþâkýzâde Seyyid Ýbrâhim Efendi’nindamadý olan Yahyâ Efendi’nin matemati-ðe ve kimyaya meraký vardý, bu alanda çe-þitli çalýþmalar yaptýrdýðý belirtilir. Türk-çe, Arapça, Farsça þiirler kaleme almýþtýr.Ýran ve Osmanlý þairlerinden seçtiði be-yitleri içeren Müntehab adlý bir derleme-si Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi’n-dedir (Hazine, nr. 344). Ýstanbul Sirkeci’-

nâšýb-ý Emîrü’l-müßminîn £Alî kerre-mallåhu vecheh ve øazeliyyât HasanAlmaz tarafýndan Türkçe’ye çevrilmiþtir(Bakü’den Anadolu’ya Yansýyan Iþýk Hal-vetî Pîr Seyyid Yahyâ Þirvânî Hayatý veEserleri, Ankara 2007). Mehmet Rýhtým’ýnYahyâ-yý Þirvânî’nin hayatý ve eserlerinedair yaptýðý bir inceleme Azerbaycan Türk-çesi’yle yayýmlanmýþtýr (bk. bibl.). Yahyâ-yý Þirvânî’ye nisbet edilen Esrârü’¹-¹âli-bîn benzer adlarla Abdülkadir-i Geylânî(Sýrrü’l-esrâr), Ali Semerkandî ve YûsufGûrânî’ye de izâfe edilmiþtir. Ancak bueserin Seyyid Yahyâ’nýn halifesi Yûsuf Zi-yâeddin Müskürî’ye ait olmasý kuvvetlemuhtemeldir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Yahyâ-yý Þirvânî, Þifâü’l-esrâr, SüleymaniyeKtp., Hacý Mahmud Efendi, nr. 2283; Süyûtî, Na¾-mü’l-£išyân (nþr. Philip K. Hitti), New York 1927,s. 110; Ýbn Ýyâs, Bedâßi £u’z-zühûr, II, 431; Lâmiî,Nefehât Tercümesi, s. 574-577; Taþköprizâde, eþ-Þešåßiš, s. 270-272; Yûsuf b. Ya‘kub, Menâkýb-ýÞerîf ve Tarîkatnâme-i Pîrân ve Meþâyih-i Tarî-kat-ý Aliyye-i Halvetiyye, Ýstanbul 1290, s. 9-10; Mecdî, Þekåik Tercümesi, s. 93; Hacý Ali Âlî,Tuhfetü’l-mücâhidîn, Nuruosmaniye Ktp., nr.2293, vr. 525a-526b; Hulvî, Lemezât-ý Hulviyye,Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 281, vr. 189b-195a; Münîrî Belgradî, Silsiletü’l-mukarrebîn, Sü-leymaniye Ktp., Þehid Ali Paþa, nr. 2819, vr. 49a;Ýbnü'l-Ýmâd, Þe×erât (Arnaût), VII, 308; MehmedNazmi Efendi, Hediyyetü’l-ihvân, SüleymaniyeKtp., Reþid Efendi, nr. 495, vr. 3a-b, 5a, 8a-9b; Ha-san Kýrýmî, Makålât-ý Ed‘iyye Tarîkat-ý Halvetiy-ye-i Cemâliyye, Millet Ktp., nr. 243, vr. 2a; Nec-meddin Hasan, Silsilenâme-i Tarîk-ý Halvetiyyeve Sünbüliyye, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi,nr. 1761; Abbas Kulý Aða Bakihanov, Gülistân-ýÝrem (nþr. Abdülkerim Alizâde – Muhammed AkaSultanof – Muhammed Azerli), Bakü 1970, s.209; Harîrîzâde, Tibyân, I, 346a-349a; HocazâdeAhmed Hilmi, Seyyid Yahya Þirvânî, Ýstanbul1319, s. 4-8; Osmanlý Müellifleri, I, 198; Tomar-Halvetiyye, s. 25-27; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Ev-liyâ (haz. Mehmet Akkuþ – Ali Yýlmaz), Ýstanbul

Yahyâ Tevfik Efendi’nin bir fetvasý (Ýlmiyye Salnâmesi, s.564)

Yahyâ-yý

Þirvânî’nin

Farsça

risâlelerinin

bulunduðu

mecmuanýn

ilk iki sayfasý(ÇorumHasan Paþa Ktp.,nr. 19, hk. 2101)

Page 2: YAHYÂ-yý ÞÝRVÂNÎ 1789) · duya katýldý. Bu arada babasý vefat etti ve Doðu ya ikinci yolculuðuna onun mirasýn-dan aldýðý payý ile çýktý. Doðu seyahatini tamamladýktan

267

Yahyâ, Emevî hânedanýna yakýn bir as-ker ve bürokrat ailesine mensup olmaklabirlikte dinî ilimlere ilgi duydu ve Kurtu-ba’da Ýmam Mâlik’in öðrencisi Ziyâd Þeb-tûn’un derslerine katýldý. Ondan Mâlik’inel-Muva¹¹aßýný dinledi, fýkhî görüþleriniöðrendi ve kýsa zamanda en gözde tale-besi oldu. Ayrýca Mâlik’in ilk nesil Endü-lüslü talebelerinden Ebû Osman Saîd b.Ebû Hind ve Yahyâ b. Mudar el-Kaysî’ye deöðrencilik yaptý. Daha sonra hocasý Þeb-tûn’un teþvikiyle, varlýklý ailesinden yardýmalmadan onun saðladýðý malî destekle Do-ðu’ya ilim yolculuðuna çýktý. Mâlik b. Enes,Süfyân b. Uyeyne, Leys b. Sa‘d, Ýbnü’l-Ka-sým, Ýbn Vehb, Abdullah b. Nâfi‘ es-Sâið veEbû Damre Enes b. Ýyâz’dan ders aldý. Ba-zý kaynaklarda hocalarý arasýnda kýraat âli-mi Nâfi‘ de (ö. 169/785) zikredilmekle bir-likte (Ýbnü’l-Faradî, II, 898; Ýbn Abdülberen-Nemerî, el-Ýntišåß, s. 106; ayrýca bk. Ka-dî Ýyâz, Tertîbü’l-medârik, III, 380) zamanbakýmýndan bu mümkün deðildir. Yahyâ’-nýn hangi tarihte Doðu’ya seyahat ettiðive Mâlik ile ne zaman görüþtüðü konusun-da kaynaklarda farklý bilgiler yer almak-tadýr. En geç 175 (791) yýlýnda Mâlik veLeys b. Sa‘d’dan ders okumuþ, daha son-ra Endülüs’e dönüp buradan 179’da (795)ikinci bir yolculuða çýkmýþ ve önce Mýsýr’agidip Ýbnü’l-Kasým ile görüþmüþ, ardýndanMedine’ye gidip Mâlik’in cenazesine katýl-mýþ olmalýdýr. Bu iki yolculuk arasýnda En-dülüs’e döndüðünde (178/794) EndülüsEmîri I. Hiþâm tarafýndan Ýspanya’nýn ku-zeyindeki Franklar üzerine gönderilen veErbûne’ye (Narbonne) kadar ilerleyen or-duya katýldý. Bu arada babasý vefat etti veDoðu’ya ikinci yolculuðuna onun mirasýn-dan aldýðý payý ile çýktý.

Doðu seyahatini tamamladýktan sonraEndülüs’e döndü ve Kurtuba’nýn önde ge-len fakihlerinden teþekkül eden, hem kadý-lara görüþ bildiren hem de yargý kararla-rýný denetleyen fetva meclisine üye oldu.Ayný zamanda Kurtuba Camii’nde ders ver-meye baþladý. Emîr I. Hakem’in yönetimin-den rahatsýzlýk duyan muhalifler arasýndayer alan Yahyâ, 189’da (805) hükümdarýdevirmek amacýyla düzenlenen komplo gi-riþiminde ya da 202 (818) tarihli Rabaz is-yanýnda rol oynadýðý için Kurtuba’yý gizli-ce terketmek zorunda kaldý. Zorlu ve teh-likeli bir yolculuðun ardýndan Emevî hâki-miyetinin zayýfladýðý ve Kurtuba’dan ka-çan muhaliflerin sýðýndýðý Tuleytula’ya (To-ledo) ulaþtý. Muhammed b. Hâris el-Huþe-nî, onun burada fazla kalmadýðýný ve EmîrI. Hakem’in oðlu Abdurrahman’ýn giriþi-miyle affedilip Kurtuba’ya döndüðünü

kaydeder (AÅbârü’l-fuša¼âß, s. 361). KadîÝyâz’ýn verdiði bilgiye göre ise Mâlik b.Enes’in öðrencisi olan Tuleytula müftüsüSaîd b. Abdûs el-Cüdey‘in himayesine gir-miþ ve onun aracýlýðýyla emîr tarafýndanaffedilmiþtir (Tertîbü’l-medârik, III, 113).Kurtuba’ya döndükten sonra Emîr I. Ha-kem’in ilgisine mazhar oldu; onun ardýn-dan tahta geçen ve ulemâ ile çok yakýn iliþ-kiler kuran oðlu II. Abdurrahman’ýn emir-liði döneminde Kurtuba’da güçlü bir ilmîve siyasî otorite kazandý. Kurtuba müftü-sü Îsâ b. Dînâr’ýn vefatýnýn (212/828) ardýn-dan onun yerine getirildi ve fetva mecli-sinde en yetkili isim haline geldi. Kendisi-ne teklif edilen Kurtuba kadýlýðý görevinikabul etmemekle birlikte emîr üzerinde-ki etkisi sayesinde kadýlarýn tayin, azil vedenetimlerinde mutlak söz sahibiydi. Kur-tuba’da onun görüþleri ve kararlarý tartý-þýlmazdý. Artýk fakihler arasýnda ve yargýçevrelerinde “Yahyâ’nýn ekibi”nden (silsi-letü Yahyâ) söz edilmeye baþlanmýþ (Mu-hammed b. Hâris el-Huþenî, AÅbârü’l-fu-ša¼âß, s. 364), hatta onlar için “þer ekibi”(es-silsiletü’s-sû’) nitelemesi de yapýlmýþtýr(Muhammed b. Hâris el-Huþenî, ÆuŠâtüÆur¹uba, s. 123). Fakat zamanla Yahyâ’nýnbu gücünden rahatsýz olan Emîr II. Abdur-rahman, Kurtuba Kadýsý Yahyâ b. Ma‘-mer el-Elhânî’nin de etkisiyle, onun fetvave yargý kurumlarýndaki nüfuzunu kýrmakamacýyla Ýþbîliyeli Mâlikî fakihi Ýbn Habîbes-Sülemî’yi Kurtuba’ya çaðýrýp fetvameclisine dahil etti. Ýbn Habîb, Yahyâ’-nýn fetvalarýna genellikle muhalefet etsede onun yargý üzerindeki otoritesini fazlaetkileyemedi. 234 yýlý Cemâziyelâhir veyaReceb ayýnda (Ocak veya Þubat 849) ve-fat eden Yahyâ b. Yahyâ’nýn cenazesi da-ha sonra pek çok âlimin defnedildiði BenîAbbas Kabristaný’nda topraða verildi. Baþ-ta oðlu Ubeydullah ve diðer oðlu Yahyâ’nýntorunu Ebû Îsâ Yahyâ b. Abdullah el-Ley-sî olmak üzere, Yahyâ b. Yahyâ’dan son-raki birkaç nesil boyunca Ebû Îsâ ailesiKurtuba’nýn ilim hayatýnda ve yargý teþ-kilâtýnda etkili olmaya devam etmiþtir.

Kaynaklarda Mâlik b. Enes’in fýkhýný En-dülüs’e getiren kiþi olarak Yahyâ’nýn ho-casý Þebtûn, Ýbnü’l-Kasým’ýn rivayet ve gö-rüþlerini Endülüs’te meþhur eden kiþi ola-rak da Îsâ b. Dînâr zikredilmekle birlikteMâlikî mezhebinin Endülüs’te hýzla yayýl-masý ve resmî mezhep haline gelmesi sü-recinde Yahyâ b. Yahyâ’nýn fetva ve yargýalanýndaki otoritesi daha etkin bir rol oy-namýþtýr. Ýbn Hazm, Yahyâ’nýn bu süreçte-ki rolünü Ebû Yûsuf’un Hanefî mezhebi-nin yayýlmasý sürecindeki rolüne benzetir

de I. Abdülhamid’in 1195’te (1781) inþaettirdiði medresenin kitâbe metni TevfikEfendi’ye aittir: “Binde bir ancak düþerTevfîk ana târîh-i tam / Ehl-i ilme medreseyaptýrdý Þeh Abdülhamîd” (Kütükoðlu, s.52). Yahyâ Tevfik Efendi’nin Fatih’te yap-týrdýðý medrese geniþ bir avlu içinde on se-kiz oda ve bir dershaneyi ihtiva etmekte-dir (Taylesanîzâde Hâfýz Abdullah EfendiTarihi, s. 336-337). Medresenin zengin birkütüphanesi bulunmaktaydý. Yahyâ Efen-di’nin torunu Rumeli Kazaskeri Ýsmâil Efen-di bütün kitaplarýný 1824’te buraya vak-fetmiþtir (Erünsal, s. 284). Bu medrese1918 Fatih yangýnýnda yanmýþtýr (Kütükoð-lu, s. 229-230). Bir süre Râgýb Paþa Kütüp-hanesi’nde muhafaza edilen kütüphaneCumhuriyet’ten sonra Süleymaniye Kütüp-hanesi’ne nakledilmiþtir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Taylesanizâde Hâfýz Abdullah Efendi Tarihi:Ýstanbul’un Uzun Dört Yýlý: 1785-1789 (haz. Fe-ridun M. Emecen), Ýstanbul 2003, s. 83, 162, 165,183, 194, 251, 256, 277, 290, 296, 336-337,359, 366, 368, 390, 421; Devhatü’l-meþâyih, s.115-116; Cevdet, Târih, V, 111-112; ÝlmiyyeSalnâmesi, s. 563-564; Uzunçarþýlý, Osmanlý Ta-rihi, IV/2, s. 510-511; Daniþmend, Kronoloji 2, V,148; Mübahat S. Kütükoðlu, XX. Asra Eriþen Ýs-tanbul Medreseleri, Ankara 2000, s. 52, 229-230; Ýsmail E. Erünsal, Osmanlý Vakýf Kütüpha-neleri: Tarihî Geliþimi ve Organizasyonu, Anka-ra 2008, s. 284.

ÿMehmet Ýpþirli

– —YAHYÂ b. YAHYÂ el-LEYSÎ

����א����� )������� )

Ebû Muhammed Yahyâ b. Yahyâ b. Kesîrel-Leysî el-Masmûdî el-Kurtubî

(ö. 234/849)

Mâlikî mezhebininEndülüs’te yayýlmasýný saðlayan

fakih, el-Muvattaß râvisi.˜ ™

150 (767) yýlý civarýnda doðdu. Endü-lüs’ün fethi sýrasýnda Fas’ýn (Maðrib-i Ak-sâ) kuzeybatýsýndaki Tanca þehrinden ge-lip Kurtuba’ya (Cordoba) yerleþen Berberîasýllý Masmûde kabilesinden Ebû Îsâ aile-sine (Benî Ebû Îsâ) mensuptur. Dedesi Ke-sîr b. Vislâs (Vislâsen), Târýk b. Ziyâd’ýn as-kerleri arasýnda Ýspanya’nýn fethine katýl-mýþ ve Arap asýllý Kinâne kabilesinden Be-nî Leys’in mevlâsý olmuþtur. Babasý Yahyâ,Endülüs Emevî Devleti’nin kurucusu Ab-durrahman b. Muâviye’nin hizmetinde bu-lunmuþ, daha sonra Cezîretülhadrâ (Al-geciras) ve Þezûne (Sidonia, Sedona) valiliðiyapmýþtýr. Aileye adýný veren Ebû Îsâ kün-yesinin dedesine ya da babasýna aidiyetihususunda farklý rivayetler vardýr.

YAHYÂ b. YAHYÂ el-LEYSÎ