devlerin a şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo...

19
Devlerin Aş1

Upload: others

Post on 29-Mar-2021

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

1

Page 2: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

2

Page 3: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

3

Harlequin Romance ISBN 978-605-339-236-1

Đngilizce Adı: FALLING FOR THE REBEL FALCON Türkçe Adı: DEVLER ĐN AŞKI

Copyright © 2013 by Lucy Gordon

Đngilizce Adı: THE SUMMER THEY NEVER FORGOT Türkçe Adı: KUMDAN KALELER Copyright © 2014 by Kandy Shepherd Yayının Adı: Harlequin Romance Đki Roman Birarada Tüzel Kişili ği: Harlequin Polska Spolka Z Ograniczona Odpowiedzialnoscia Đstanbul Şubesi Đmtiyaz Sahibi ve Uyruğu: Berkant Yıldırım T.C. Sorumlu Müdür ve Uyruğu: H. Rıza Bankoğlu T.C. Đdarehane Adresi: Mühürdar Cad. Uras Apt. No:83 D.1 Kadıköy – Đstanbul – Türkiye

Page 4: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

4

LUCY GORDON

Devlerin Aşkı

Çeviri Belma Tan

HARLEQUIN TÜRK ĐYE

Mühürdar Cad. Uras Apt. No.83/1

Kadıköy - ĐSTANBUL Tel: (0216) 418 12 72 (pbx) Faks: (0216) 338 87 12

[email protected] – www.harlequintr.com www.facebook.com/harlequinbeyazdizi

twitter.com/harlequintr

Page 5: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

5

ROMANIN KARAKTERLER Đ Perdita Davis/ Erica Hanson Londra’da yaşayan, kadın gazeteci Leonid Tsarev Amos Falcon’un oğlu, Moskova’da yaşayan Rus iş adamı Amos Falcon Đş dünyasının ileri gelenlerinden Travis Falcon Amos’un Amerikalı oğlu, TV yıldızı

Darius Falcon Amos’un Đngiliz oğlu, finans sektöründe çalışıyor Jackson Falcon Amos’un oğlu ve Darius un kardeşi, TV için belgesel hazırlıyor Marcel Falcon Amos’un Fransız oğlu, otel işletmecisi Hortense Perdita’nın arkadaşı, Fransız iş kadını Freya Amos’un karısının kız Jane Perdita’nın ablası Varushka Leonid’in annesi Nina Varushka’nın yardımcısı

Page 6: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

6

~ BĐRĐNCĐ BÖLÜM ~

PERDITA kapının çılgınca vuruluşundan gelenin kim olduğunu tahmin etti. Dışarıda telaş içinde bekleyen Jim olmalıydı.

"Perdita bunu bana yapamazsın. Doğru değil." "Şşş, bağırma! Đçeri gel." Genç adam telaşla içeri girdi ve kendini koltuğa attı. "Ben senle birlikte ge-

lecek planları yaparken beni nasıl bırakırsın? Hem de mesajla," dedi Jim cep telefonunu göstererek.

"Seni bırakmadım. Gelecek haftaki geziye gelemeyeceğimi söyledim sade-ce. Üzgünüm Jim, başka sefere artık."

Sevecen konuşmuştu ama Jim sakinleşmemişti. Perdita Davis bir erkeğin kalbini fethedip sonra yüzüstü bırakmak konusunda oldukça iyiydi. Uzun sarı saçları, büyüleyici mavi gözleri, sütun gibi vücudu ve çekici muzipliğiyle bu hiç de zor değildi onun için. Ve nerde duracağını gayet iyi biliyordu.

"Çok acele gitmem gerek," dedi genç kadın. "Kaçıramayacağım bir hikâye var."

Perdita, serbest gazeteciydi ve flaş hikâyeleri yakalayıp haber yapma konu-sunda çok yetenekliydi.

"Peki, neredeymiş bu dünyayı sarsacak hikâye," diye sordu Jim kızgınlıkla.

"Paris. La Couronne'da yerimi ayırttım bile." "Paris'teki en pahalı otel!" "Biliyorum. Kalan son odayı güçlükle ayarlayabildim. Dedikodu yayılma-

ya başlayınca her yer dolmuş." "Ne dedikodusu?" "Düğün. Marcel Falcon birkaç gün içinde evleniyor." "Marcel Falcon da kim?" "La Couronne'un sahibi ama konu onla ilgili değil. Üvey kardeşi Travis

Falcon. Onun adını duymuşsundur." "Elbette. Meşhur TV yıldızı." "Son zamanlarda yeni kız arkadaşı nedeniyle gündemdeydi. Herkes ilişki-

lerinin nereye varacağını merak ediyor. Paris'teki kaynağım Travis'le kız arka-daşının da düğüne katılacaklarını söyledi. Orada onlara yeterince yakın olmalı-yım ve diğerlerine de tabii ki."

"Diğerleri?" "Falcon ailesinin diğer fertleri. Finans dünyasının önemli isimlerinden

Amos Falcon ve diğer oğulları da düğünde olacaklar büyük olasılıkla.” "Kaç oğlu var?"

Page 7: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

7

"Beş. Dört farklı anneden. Đngiliz Darius, o da finans çevresinin önemli isimlerinden. Darius'un kardeşi Jackson, televizyon için belgeseller yapıyor. Fransız Marcel, Amerikalı Travis ve Rus Leonid.”

"Tüm bu farklı uyruklara bakılırsa Amos Falcon'un gözü dışarılarda olma-lı."

"Bir zamanlar öyleydi. Şimdi yetmişlerinde ve son eşiyle birlikte Monaco'da saygın bir yaşantı sürüyor.”

"Madem orası basın mensupları ile dolup taşacak, onlardan sadece biri ol-mak için bunca sıkıntıya girmeye değer mi?"

Perdita adama yanıldığını ifade eden alaycı bir bakış fırlattı. Perdita asla sadece kalabalıktaki bir kişi olamazdı.

"Halka açık bir kilisede evlenmiyorlar," dedi. "La Couronne'un kendi şape-li var, böylece içeri girişler kontrollü olacaktır. Bunun için otelde kalmam önemli. Kartlarımı doğru oynarsam, düğüne davet edilebilirim."

Jim kahkaha atarak, "Rüyanda ancak! Fark ettirmeden içeri girebilirsin belki ama davet edilmeyi sen bile beceremezsin."

"Bahse var mısın?" "Hayır, sanırım bunu yapabilecek tek kişi sensindir. Bir gün senle aynı

oyunu oynayan bir adamla tanışacaksın." "Benim oyunumun ne olduğunu kim biliyor ki," dedi Perdita masum bir

tavırla gözlerini açarak. "O bilecek ve sen üzüleceksin." "Belki. Belki de çok eğlenirim bittiğinde. Mücadele ne kadar zor olursa

kazanmak da o kadar zevkli olur." Jim, onun yenmekten bahsettiği kişinin kendisi olamayacağını gayet iyi an-

lamıştı. Sonunda bunu kibarca söylemişti işte. "Uçağın kaçta?" "Üç saat sonra… Taksi çağıracağım birazdan." "Gerek yok. Ben götürürüm seni havaalanına." "Bu düğün gizli saklı yapılıyorsa senin nasıl haberin oldu," diye sordu ha-

vaalanı yolunu yarıladıklarında. "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Teşekkür ederim Jim. Ararım," dedi Perdita vedalaşırlarken. Ama ne zaman arayacağını söylemediğini fark etti Jim. Uçaktaki koltuğuna

oturur oturmaz unutacaktı onu büyük olasılıkla. Bu konuda Perdita'ya haksızlık etmişti. Đstemeyerek de olsa Jim'i kırdığı

için üzülmüştü genç kadın ve uçak havalanana dek onu düşünmüş, daha sonra işiyle ilgili konulara vermişti aklını.

Charles de Gaulle Havaalanı'na vardığında neredeyse gece yarısı olmuştu.

Page 8: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

8

Perdita aceleyle gümrükten geçip onu bekleyen orta yaşlı kadını buldu. Hortense önemli bağlantıları olan bir Fransız işkadınıydı. Perdita'yla iyi anlaş-mışlar ve iş konularında pek çok kez birbirlerine yardımcı olmuşlardı. Heye-canla selamlaştıktan sonra arabaya yöneldiler.

"Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum," dedi Perdita Paris'e doğru yol alırlarken.

"Gerek yok, sana borçluydum. Hem bu sadece şans! Çalıştığım şirket dü-ğünü organize ediyor."

"Düğün için bu kadar aceleye ne gerek vardı?" "Dedikodulara göre Marcel, Cassie'nin fikrini değiştirmesinden korktuğu

için acele ediyordu." "Peki, Marcel'in ailesi?" "Yarın burada olurlar sanırım. Travis Los Angeles'ten, Darius ve Jackson

Đngiltere'den. Hatta belki Leonid Rusya'dan. Odasını ayırtmış ama kimse onun geleceğinden emin değil. Onu tanıyanlar kaya gibi sert biri olduğunu söylüyor-lar."

"Hım, oldukça ilginç!" "Tehlikeli! Onunla tanışırsan dikkatli olmalısın." "Ama neden? Dikkatli olmak hiç eğlenceli değil." "Hayatta her şey eğlenceli olmak zorunda mı?" "Elbette. Eğlence yaratıcılığı besler ve kontrolü elinde tutarak adamın ha-

tasını yakalamanı sağlar." "Adam mı? Hangi adam?" "Herhangi bir adam." "Bu senin için önemli mi?" "Evet," dedi Perdita gülerek. "Çok önemli" Hortense sustu. Perdita'nın söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunu anla-

mak zordu. Paris'in en zengin semtlerinden birindeki muhteşem bir binanın önünde

durdular. "Đşte La Couronne," dedi Hortense. " Harika bir yere benziyor." "Bir zamanlar aristokrat bir aileye aitmiş. Fransız Đhtilali'nden sonra terk

edilmiş. Marcel burayı aldığında harabe hâlindeydi. Perdita'nın otele kayıt işlemi bittikten sonra Hortense odasına kadar eşlik

etti ona. "Bütçeni zorlayabilir," dedi Hortense, "Ama oteldeki son oda buydu ve üs-

telik Falconlarla aynı katta." "Önemli olan bu," dedi Perdita. "Bu kadar kısa sürede toparlanıp gelmek zor olmadı mı?" diye sordu

Page 9: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

9

Hortense oda servisinden istedikleri yiyeceklerden yerken. "Bir ki şinin hiç mutlu olmadığını söyleyebilirim," diyerek Jim'le olanları

anlattı Perdita. "Aslında bu yolculuk iyi denk geldi," diye devam etti. "Yarın, kuzenim

Sally'nin nişan töreni için ailemle birlikte olmam gerekiyordu. Ve orda olma-mam daha iyi oldu sanırım."

"Ebeveynlerin akademisyendi değil mi? Eğitim camiasının önemli isimleri diye duymuştum."

Gerçekten de Profesör Angus Hanson, tanıyan herkesin bilgisine, ününe hayran olduğu azametli bir adamdı. Perdita'nın ailesinin tüm fertleri ilim irfan sahibiydi. Onun dışında hepsi, eğitim ve araştırma alanında önemli görevler-deydiler.

"Ben ailenin yüz karası olarak görüldüm hep," dedi genç kadın. "Çılgın, uçarı, ciddi konuları önemsemeyen..."

"Neden orada olmaman daha iyi oldu?" "Sally'nin nişanlısı arkadaşımdı. Aramızda her şey yolunda gidiyordu. Son-

ra büyük bir haberin peşine düştüm. Mesleki anlamda iyi oldu ama..." "Bunu hatırlıyorum. Gazeteci olarak üne kavuştun o haberle." "Ama Thomas dehşet içinde gibiydi. Đşimi son derece bayağı buluyordu.

Kariyerimden vazgeçmemi istedi, geçmeyince de..." diyerek omuzlarını silkti Perdita.

"Seni sevseydi böyle bir nedenle kalbini kırmazdı." Hortense çok şaşırmış-tı.

"Kalbimin kırık olduğunu kim söyledi? Önüme çıkan fırsatlar, düşünmem gereken başka şeyler vardı. Beni sevmemişti üstelik. O da bir akademisyendi ve konumlarından dolayı aileme katılmak istemişti.”

"Sonra senin yerine kuzeninle flört etti. Evet, nişan törenlerinde olmaman çok daha iyi oldu."

"Benim tek akademik tarafım adım. Babam annemin yeniden hamile oldu-ğunu öğrenince, ‘Çok iyi! Perdita'ya gideceğim’," diye homurdanmış.

"Ve Perdita cehennem anlamına geliyor, değil mi?" Hortense güldü. "Bu doğru. Babam bir çocuğu daha olsun istemiyordu. Böylece, Perdita ai-

le arasında takma adım oldu.” "Ama bu gerçek adın değil. Yazılarını Perdita Davis olarak yazıyorsun,

otele girişte ise Erica Hanson adını kullandığını fark ettim." "Evet, gerçek adım o; ancak onu sadece resmi işler için kullanıyorum.

Erica Hanson banka hesaplarını düzene koyar, vergilerini zamanında öder ve genelde duruma uygun davranır. Perdita Davis ise akademisyen bir ailenin ürettiği en çılgın, en uçarı insan." Bunu keyifli hatta gururlu bir tavırla söyle-mişti Perdita.

Page 10: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

10

"Peki, Davis ismi nereden geliyor?" "Ailem Hanson ismini kullanmamı istemedi. Đnsanlar benim onlarla yakın-

lığımı öğrenirse utançtan ölecek gibiydiler. Ben de Davis adını seçtim rastgele."

"Bu şekilde seni tanımazdan geliyorlar," dedi Hortense kızgınlıkla. "Bu hiç hoş değil!"

"Korumaları gereken bir şöhretleri var. Onları kınayamazsın." "Kınarım. Şöhretmiş! Sen çok başarılısın ama onlar seni dışlıyorlar." "Dramaya gerek yok, bu gerçekten önemli değil benim için," dedi Perdita.

Sesi zayıf çıkmıştı. Gerçekte itiraf edemese de ailesinin bu tutumuna çok üzü-lüyordu ve arkadaşının bu konuda onun tarafını tutması hoşuna gitmişti.

"Büyük olasılıkla senin bu işten iyi kazanmanı kıskanıyorlar. Bazen sınırla-rı aşsan da mesleğinde çok çabuk yükseliyorsun," dedi Hortense.

“Artık eskisi kadar maceraperest değilim. Kuralları pek çiğnemiyorum, bi-raz daha saygılıyım şimdi."

"Sen mi?" "Belki sonunda akademik geçmişim ortaya çıkıyordur. Ciddi, dürüst, say-

gın... Buna ne dersin?" "Bu kuralcı Erica'nın tamamen üstün geldiği ve küstah Perdita'nın artık var

olmadığı anlamına mı geliyor?" "Öyle sayılmaz. Perdita hâlâ burada, hâlâ çılgın. Sadece diğer insanların

hayatlarını nasıl etkileyebileceği konusunda daha dikkatli davranıyor." "Hayallerindeki adamla tanıştığın zaman iki karakter arasında bir seçim

yapmalısın yoksa başın derde girebilir," diye gülümsedi Hortense. "Hayallerim yok," dedi Perdita kaba bir şekilde. "Kalbim hiç kırılmadı ve

hiç kırılmayacak. Yapmam gereken başka bir sürü iş var." "Bu konuda senle tartışmayacağım. Şimdi odama gidiyorum, yarın zor bir

gün olacak. Đyi geceler! Kahvaltıda görüşürüz." Yalnız kalınca Perdita pencereye giderek, karanlıkta parıldayan Eyfel Ku-

lesi'ne doğru baktı. Hortense’e söylediği gibi kalbi kırılmamıştı hiç. Thomas'ın kaçıp gitmesine neden olan büyük başarısından sonra giderek

güçlenmişti. Serbest gazetecilik mesleği onun için biçilmiş kaftandı, çünkü hedefleri belirleyen ve sorumlu olan kendisiydi.

Sonra bir fotoğrafçı olan Frank’le tanışmıştı. Takım olarak çalışıyorlardı ve öyle olduğunu kabul etmese de adama âşık olmuştu. Ama Frank ona ihanet etmişti. Perdita'nın becerisi sayesinde ulaştığı önemli bir hikâyenin resimlerini, ona kariyerinde daha iyi olanaklar sağlayacak başka bir gazeteciye satmıştı.

Bu olaydan sonra Perdita resimleri kendi çekerek yalnız çalışmaya karar vermişti. Frank’den pek çok teknik öğrenmişti. Ne başka fotoğrafçıya ne de başka adamlara ihtiyacı vardı.

Page 11: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

11

Ertesi sabah Hortense geldiğinde daha yataktan kalkmamıştı. "Bu kadar erken geldiğim için özür dilerim. Çok işim var bugün.”

"Önemli değil. Kahvaltı söyleyelim," diyerek telefonu kaldırdı Perdita. Kahvaltı ederlerken Falcon ailesi hakkında sorular vardı aklında. "Leonid hakkında hemen hiçbir şey bilmiyorum. Onunla ilgili bilgi edin-

mek diğerleri kadar kolay değildi," dedi Perdita. "Doğru. Gerçek adı Falcon bile değil. Leonid Tsarev. Sadece diğer kardeş-

leriyle birlikteyken nezaketen Falcon diye hitap ediyorlar. Hakkında bilinen tek şey iş dünyasının ileri gelenlerinden olduğu, Moskova'daki arkadaşlarım, özel hayatının pek de ilginç olmadığını söylüyorlar. Sadece iş ve para, eğlen-ceye zaman yok. Acımasız ve kabalar demek istiyorum."

"Eğlenceli olabilir," dedi Perdita. "Bugün ne giyeceğim?" "Bakalım," diyerek gardırobun kapısını açtı Hortense. "Hey, ne güzel giy-

silerin varmış. Çok zengin bir erkek arkadaşın olmalı." "Hayır, yok. Hepsini kendi paramla aldım." "Oldukça iyi kazanıyor olmalısın." "Fena değil ama normalde bu kadar pahalı giysiler almıyorum. Bu otele ge-

liyorum diye birazcık çizgiyi aştım. Milyonerlere uygun bir görüntüde olmak istedim."

"Olacaksın," dedi Hortense pahalı streç kot pantolonu raftan alırken. "Buna sığabiliyor musun gerçekten?"

"Elbette." “Hadi bakalım, bunu giy," dedi ve pantolonu yatağa fırlattı. "Ama ben onu giymek istediğimden emin değilim. Ciddi, alçak gönüllü

hatta biraz donuk bir izlenim yaratmak istiyorum." "Rüyanda görürsün! Bunu giyecek kadar ince yaratıldıysan şükretmelisin.

Bu ne kadar sürecek bilemezsin. Şimdi gitmem gerek ve olur da karşılaşır-sak..."

"Hiç tanışmadık," diye tamamladı Perdita. "Teşekkürler. Bir gazeteciyle temas hâlinde olduğumu bilselerdi, başım be-

laya girerdi. Hoşça kal." Yalnız kaldığında Perdita bir süre giysilerini inceledikten sonra pantolonun

kışkırtıcı görüntüsüne zıt olarak kalçalarını örten, bol kesimli, beyaz ipek bir bluz seçti. Şık ve zarif görünüyordu.

Odasından çıkıp otelde dolanmaya başladı. Bir yandan konuşulanları dinli-yor, bir yandan da gizli kamerasıyla fotoğraflar çekiyordu.

Falcon ailesinin üyeleri etraftaydılar ama onu esas ilgilendiren kişiden hiç-bir iz yoktu. Tam o sırada aşağıda, merdivenlerin başında uzun boylu, siyah saçlı, yakışıklı bir adam gördü. Bu Travis Falcon olmalıydı. Bulunduğu yerden

Page 12: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

12

iyice seçemiyordu ama gördüğü kadarıyla bu kesinlikle oydu. Birlikte gelmesi gereken kadın ortada gözükmüyordu. Bu onunla bir süre

yalnız kalabilmesi için bir fırsat olabilirdi, ama onun dikkatini çekmek kolay olmayacaktı. Bu gibi durumlar için bir teknik geliştirmişti. Aşağı inerken mer-diven basamaklarından kayıp düşer gibi yapacak, böylece dikkat çekmiş ola-caktı. Sessizce merdivenlerden inmeye başladı. Zemine sadece üç basamak kala devrilerek aşağıya doğru yuvarlanmaya başladı.

Bir şeyi yanlış yaptığını anlamakta gecikmedi. Planladığı gibi basitçe tö-kezleyip doğrulacağı yerde bileğinde çok keskin bir acı hissediyordu. Can havliyle tırabzanı kavradı ve adamın ayağının dibinde durdu.

Adam şaşkınlık nidasıyla birlikte dizlerinin üstüne çöktü ve genç kadına destek olmak için iki elini birden uzattı.

"Yaralandınız mı?" "Emin değilim," dedi Perdita acıdan nefesi kesilerek. "Bileğim..." "Burkuldu mu?" "Sanırım... Ahh!" Adam bir eliyle genç kadını tutmaya devam ederken diğer kolunu sırtına

dolayıp ayağa kalkmasına yardımcı oldu. "Yavaşça ağırlığınızı ayağınıza vermeyi deneyin." Perdita dener denemez vazgeçti. Adam güçlü koluyla destek olmasaydı dü-

şecekti neredeyse. Gözlerini kaldırıp adamın yüzüne baktı. Bir yanlışlık vardı. Bu adam belli bir mesafeden Travis Falcon'a gerçekten

çok benziyordu ama yakından ilgisi yoktu. "Ah!" "Bir doktora ihtiyacınız var sanırım," dedi adam. Aksanı Perdita'nın korku-

larını doğrulamıştı. Travis Amerikalıydı ama bu adam Doğu Avrupalı gibi konuşuyordu.

"Hayır, ben hallederim," dedi Perdita aceleyle. "Hiç sanmıyorum. Önce, kaybolmadan eşyalarınızı toplayalım." Adam, çantasından yere saçılan kâğıtları toplarken Perdita tırabzana daya-

narak bekledi. "Pasaportunuz," dedi. " Bunu daha iyi korumalısınız. Hangi odada kalıyor-

sunuz?" Perdita oda numarasını söyledi. "Hadi, kollarınızı boynuma dolayın." Adam eğilerek dikkatlice genç kadını kucağına aldı. "Đyi mi böyle? Bir yerinizi acıtmıyorum değil mi?" "Hayır, iyiyim." "O hâlde gidelim." Merdivenleri çıkarak Perdita'nın odasına doğru yöneldi. O sırada genç ka-

dın anahtarı çıkarmıştı çantasından. Adam onu içeriye kadar taşıdı ve yatağın

Page 13: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

13

üzerine bıraktı yavaşça. "Her şey yolunda mı?" "Evet, canım acımıyor o kadar." "Bakalım bu konuda doktor ne diyecek?" Kadına sormadan telefonu kal-

dırdı ve idareyi aradı. "Merdivenlerde düşen bir kadını kontrol etmesi için doktora ihtiyaç var bu-

rada," diyerek oda numarasını verdi ve telefonu kapattı. "Hemen birini yolla-yacaklar."

"Çok naziksiniz." "Rica ederim. Kendimi rahatlatmaya çalışıyorum aslında. Arkamdan geldi-

ğinizi duyunca çok sert bir şekilde döndüm ve korkarım tökezlemenize neden oldum."

Perdita adamın kendini boş yere suçladığını biliyordu ama gene de onun için endişelenmesi hoşuna gitmişti. Her zaman kendine yeterli ve bağımsız biri olmakla gurur duymuştu ama birkaç dakikalığına bile olsa birinin onla ilgilen-mesi güzeldi.

"Doktoru beklerken sıcak bir şeyler söyleyeyim size. Çay, kahve? "Çay, teşekkür ederim." Siparişi verip telefonu kapattıktan sonra adam bir süre çatık kaşlarla

Perdita'yı inceledi. Sonra ceketinin önüne dökülen bir şeyi silmeye başladı. "Bunu ben mi yaptım?" "Maalesef, elimde şarap kadehi vardı. Endişelenmeyin. Kazalar olur hep,

kasıtlı düşmediyseniz tabii." Perdita vicdan azabı içinde. "Hayır! Sorun yarattığım için üzgünüm," dedi. "Sanırım ben size sorun yarattım. Beni görünce neden o kadar şaşırdınız?"

Keskin gözlerle kadına bakarak devam etti. "Durun tahmin edeyim. Benim Travis olduğumu sandınız, değil mi?"

"Hayır, ben... Anlamıyorum. Travis kim?" "Travis Falcon." "Oh, evet," dedi Perdita zayıf bir sesle." Televizyonda gördüğümüz, değil

mi?" "Birbirimize çok benziyoruz anlaşılan. Đnsanlar önce onla tanıştıklarını dü-

şünüyorlar ama ben olduğumu anlayınca hayal kırıklığına uğruyorlar." "Ne kadar da kabalar! Akraba mısınız?” "Üvey kardeşim olur. Benim adım Leonid Tsarev." Perdita adamın uzattığı eli sıkarken aklından hızla geçen düşünceleri kont-

rol etmeye çalışıyordu. Hayretler içindeydi. Her duruma hâkim olmakla övü-nen kendisi şaşkınlıktan kekelemeye başlamıştı.

"N... Nasılsınız?" ~ ĐKĐNCĐ BÖLÜM ~

Page 14: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

14

“A YNI soruyu ben sana sorabilirdim," dedi Leonid alaycı bir tonla, “Ama bu aptalca olurdu. Tanıştığımızdan bu yana ikimiz de pekiyi sayılma-yız."

"Sanırım haklısın. Of!" Kıpırdayınca acıyan bileğine uzandı genç kadın. "Doktor birazdan gelecek. Tam bir değerlendirme yapabilir." "Umarım," dedi Perdita acıyan noktayı güçlükle ovalayarak, pantolonu

engel oluyordu. "Sanırım doktorun rahatça tetkik edebilmesi için pantolonunu çıkarman ge-

rek. Birisi geldi." Leonid kapıyı açmaya gittiğinde Perdita çarşafları üzerine çekerek soyun-

maya başladı, ağırbaşlı görüntüsünü korumak istiyordu. Önce ayakkabısının sağ tekini çıkardı, sonra sol teki çıkarmaya çalıştı ama bu yaralanmış ayağıydı ve oynatınca fena hâlde canı acıyordu. Leonid elinde çay tepsisiyle geri geldi-ğinde Perdita hâlâ ayakkabıyla uğraşıyordu.

"Sorun mu var?" "Evet, bu ayakkabı çıkmıyor. Ay!" Leonid çabucak tepsiyi elinden bıraktı. "Yardım etmeme izin ver. Sen uzan, ben hallederim." Mümkün olduğunca nazik bir şekilde ayakkabıyı çıkardı. "Teşekkür ederim," dedi Perdita geriye yaslanarak. Leonid kaşlarını çatarak yaralı ayağı inceledi bir süre. "Pantolonun varken

tamamını görmek zor." "Evet, onu çıkarmam gerek," diyerek içini çekti Perdita. "Yardım etmeme izin ver, bu sağlıkla ilgili bir durum." "Teşekkürler." Perdita önce düğmeyi sonra fermuarı açtı ve pantolonu indirmeye başladı.

Genç kadın derin bir nefes aldı, sağ ayağından kuvvet alarak kalçalarını yavaş-ça yukarıya kaldırdı. Bu sırada Leonid, pantolonu narin ipek çamaşırın örttüğü yuvarlak kalçalardan aşağı doğru çekti. Ama hiçbir şey görmedi, çünkü başını abartılı bir şekilde diğer tarafa çevirmişti.

"Canını acıttıysam özür dilerim," dedi ve derin bir nefes aldı Leonid. "Senin hatan değil." "Burada seninle kalan biri var mı? Arayabileceğim biri?" "Hayır." "Yalnız mısın? Sana bakacak kimse yok mu?" "Birinin bakımına ihtiyacım yok." Leonid inanmayan gözlerle baktı. "Olanlardan sonra orada öylece yatıp

bunu söyleyebiliyorsun?"

Page 15: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

15

"Sanırım buna ne karşılık vereceğimi biliyorsun." "Evet, Bayan Hanson, sanırım biliyorum." "Adımı nerden biliyorsun?" "Çantanı toplarken pasaportunu gördüm. Adın Erica Hanson ve Đngi-

liz’sin." "Pasaportumdan bunu da öğrendin." "Ayrıca aksanın ve çayı tercih etmen." "Ah evet, kendimi ele verdim." O sırada kapı vuruldu. Gelen orta yaşlı, kibar bir adam olan doktordu. "Ne kadar acıyor," diye sordu doktor bileği tutarak. "Dayanacak kadar." "Biraz burkulmuş. Büyük bir hasar yok ama gene de dinlenmelisiniz." "Burada mahsur kaldığımı mı söylemek istiyorsunuz?" Perdita şaşkınlıktan

dona kalmıştı. "O kadar değil. Otel size bir gün içinde tekerlekli sandalye temin edebilir.

Đlaveten yürümeniz gerektiğinde bir koltuk değneğine ihtiyacınız olacak. Ben hepsini halledeceğim."

Doktor bileği bandajla sarıp, bir miktar ağrı kesici verdikten sonra Leonid'e doğru dönüp, "Yarın uğrayacağım. O zamana dek genç hanımla ilgilenebilir misiniz?"

"Ama..." Perdita itiraz edecekken Leonid'in bir hareketiyle sustu. "Bana bırakın," dedi Leonid doktora. Genç adam doktoru geçirip geri döndüğünde Perdita yatak örtüsüyle kalça-

larını örtmüş, uzanıyordu. "Benimle ilgilenmene izin veremem," diyerek itiraz etti. "Başka seçeneğin yok," dedi Leonid kesin bir dille. "Kararımı verdim." "Bir şey diyebilir miyim?" "Tek kelime edemezsin." Leonid'in bu tavrı biraz sertti ama kaba olduğu da söylenemezdi. Siyah

gözleri karanlıktı ve derinliklerinde pek çok gizem taşındığının ipucunu veri-yordu. Aynı zamanda çekici, ilginç bir yanı da vardı bu gözlerin.

Üstelik buraya hakkında çalışmaya geldiği adamın erkek kardeşiydi. Mes-leği gereği bu durumdan yararlanmalıydı.

"Çok naziksin. Özellikle çıkardığım bunca sorundan sonra." Leonid iç çekmeyle homurtu arası bir ses çıkarttı. "Bak, sadece kibar ol-

maya çalışmadığımı söylesem iyi olacak. Benim de işime geldi böylesi." Perdita cazibeye kapılanın sadece kendisi olmadığını düşündü. Nefesini

tuttu ve adamın sözlerine devam etmesini bekledi sabırsızca. Bu kadar istekli oluşuna da hayret etti.

"Durum şu,"

Page 16: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

16

Ama sözünü tamamlayamadan kapı vuruldu. "Paldır küldür geldiğim için üzgünüm," dedi bir kadın. "Ama bir mesajın

var ve birini merdivenlerden yukarı taşıdığını gördüm," diyerek yatakta uzanan Perdita'ya bir bakış attı.

"Bir şeye engel olmadım umarım?" "Oldun," dedi Leonid alaycı bir şekilde. "Ama düşündüğün şeye değil." Ve

yanağından öpmek için kadını kendine doğru çekti. Perdita içini çekti. Demek buraya kadardı. Boş yere ümitlenmişti. Genç kadın yirmilerinde gösteriyordu. Güzel giyinmişti ve çok güzel ol-

mamasına karşılık ağırbaşlı bir çekiciliği vardı. "Nereye kayboldun," diye sordu Leonid'e. Hepimiz birden şapele gitmek

üzereydik ama sen birden kayboldun." "Özür dilerim Freya, yapmam gereken bir şeyi hatırladım." "Beni tanıştıracak mısın?" diye sordu Perdita'yı işaret ederek. "Freya, bu hanım Erica Hanson. Erica, bu benim üvey kız kardeşim. Ba-

bam onun annesiyle evli." "Ve biz gerçek kardeşler gibi atışırız böyle," dedi Freya neşe içinde. “Selam Erica! Senle tanıştığıma çok memnun oldum, gerçekten de." Son sözleri söylerken manidar bir şekilde Leonid'e baktı. "Az sonra şapelde provaya başlayacaklar. Geliyor musun?” "Şu an bundan emin değilim." "Merak etme. Amos orda olmayacak. Henüz gelmedi. O hâlde, seni sonra

aile toplantısında görürüm. Erica seni de orada görmeyi dört gözle bekliyo-rum."

"Ama bilmiyorum..." "Elbette biliyorsun. Şimdilik hoşça kal!" "Tüm bunlar ne demek oluyor," diye sordu Perdita. "Korkarım ailem kendi çıkarları için seni kullanmaya çalışıyor," dedi

Leonid pişmanlıkla. "Freya'nın bir sorunu var. Babamın beş oğlu var ama hiç kızı yok. Onu

aramızdan birisiyle evlendirmek istiyor. Böylece ona daha yakın olacak. Ama Darius zaten evli. Marcel, yarın Cassie'yle evleniyor. Geriye sadece üçümüz kalıyoruz.

Hepimiz Freya'yı seviyoruz ama bu şekilde zorlanmak hoşumuza gitmi-yor. Şanslıyız ki Freya da bundan hoşlanmıyor. Bu nedenle senle tanıştığı için çok memnun oldu. Seni bir çeşit koruma olarak görüyor."

"Demek istiyorsun ki eğer baban senle benim..." "Çift olduğumuzu düşünürse diyorum, evet." "Bu Freya'yı koruyacak mı?" "Benden koruyacak. Ama Jackson ve Travis var daha."

Page 17: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

17

"Ama Travis... Yani basında onun son sevgilisi hakkında epey haber çıktı. Buraya birlikte geleceklerdir, değil mi?"

"Bilmiyorum, büyük olasılıkla gelirler, kimse kesin bir şey söyleyemiyor. Amos'un bile geleceği belli değil. Marcel karısını kendi seçti diye canı sıkıldı. Ama gelirse Jackson, Travis ve ben, hepimiz tehlikedeyiz. Tabii..." Anlamlı bir şekilde Perdita'ya baktı ve devam etti. "Tabii bir koruyucu melek benim kalka-nım olmazsa."

Perdita'nın dudakları titredi. "Yani babanla senin aranda duracağım ve böy-lece onun ilgisi kardeşlerine kayacak, öyle mi?"

"Aynen öyle.” "Ama yaşadığın yerde seni bekleyen bir kız arkadaşın yok mu? Aksanına

bakılırsa buraya çok uzaklardan gelmiş gibisin." "Moskova'da yaşıyorum." "Ne heyecan verici! Eminim pek çok kadın tanıyorsundur." Leonid'in bu sorudan pek hoşlanmadığını sezdi. Cevap verirken sesi sinir-

liydi. "Epeyce tanıdığım var ama hiçbirine o anlamda yakın değilim. Yoksa buraya birini getirirdim. Senin hayatında biri var mı?"

"Hayır, ben de özgürüm." "O hâlde burada olduğun sürece benimlesin, bu akşam ve düğünde.” Muzip bir şekilde güldü ve ceketini gösterdi. "Hem bana bir iyilik borcun

var." "Evet, sanırım öyle." "Peki, benim 'kalkanım ve koruyucum' olacak mısın?" Perdita, onun dünyada korumaya ihtiyacı olacak en son adam olduğunu

düşündü. "Başka planların yoksa tabii," diye ekledi Leonid. "Zor," dedi Perdita ayağını göstererek. "Bakıcın ve yardımcın olarak bana ihtiyacın olacak." Leonid bunları zafer

kazanmış, muzip bir tavırla söyledi. "Sonuçta kendi amaçlarım uğruna senin düşmene neden olduğumu düşünebilirsin."

Perdita kendi davranışını hatırlayıp bu sözlerden rahatsız oldu. Ama dü-şüncelerini topladı ve abartılı şekilde, "Oh! Kesinlikle hayır! Bu kadar entrika-cı ve onursuz olamazsın."

Leonid güldü. "Đster inan ister inanma, dünyada bunu yapacak kadar kötü insanlar var."

"Hayret! Hayret!" "Haklısın. Senin ve benim bu türden skandallarla uzaktan yakından ilgimiz

olamaz. Tabii, gerçekten sınırları zorlamayı gerektiren durumlar olmadıkça," derken gözleri parladı genç adamın.

"Bu kadar alçalacak insanlar var mı gerçekten? Bana onlardan bahsetmeli-

Page 18: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Lucy Gordon

18

sin." "Tamam. Bu akşam yemekte konuşuruz. Söz veriyorum iyi zaman geçire-

ceksin." Bu iyi zamandan ne anladığına bağlı, diye düşündü Perdita. Şu ana dek her

şey istediği gibi gitmişti. Tanışmak için çevirdiği dolap, düğüne davet edilme-si... Buna iyi zaman geçirmenin ötesinde harika, olağanüstü geçirilen zaman denebilirdi. Oldukça yakışıklı bir adama eşlik etmesi, her şeyi daha da heye-canlı hâle getirecekti.

"Bir cevap vermedin," dedi Leonid. "Bu fırsattan yararlanacağımdan mı korkuyorsun? Korkma! Bu hâlde bile olsan bu gösteri kesinlikle babamı ikna etmeye yetecek. Sadece yanımda ol ve sana sarılmama izin ver ki o görebilsin. Ama yalnız kaldığımızda benle uğraşman gerekmeyecek, söz veriyorum."

"Bu beni epey rahatlattı," dedi Perdita uydurarak. "Yapacaksın öyleyse?" Perdita gülümsedi. Bir an kendini uçurumun kenarında duruyormuş gibi

hissetti. Yanlış bir adım tehlike demekti ama tehlike onu korkutmadı. Tehlike, eğlence kadar heyecan vericiydi.

"Yapacağım," dedi. "Harika! Giyinmene yardım etmesi için bir yardımcı göndermelerini ayar-

layacağım. Seni altı buçukta alırım. Ve yeni bir giysi almak istersen... Ben karşılayabilirim."

"Kesinlikle olmaz! Ben uygun şekilde giyinebilirim." "Elbette yaparsın ama..." "Kendim giyinmeyi tercih ederim," diye devam etti Perdita bir miktar gu-

ruru zedelenmiş biri gibi. "Umarım bunu anlıyorsun." "Gayet iyi hem de. Lütfen hakarete uğramış gibi hissetme. Minnettarlığımı

gösteriyordum sadece." "Bunu istediğim için yapıyorum," diyerek onu rahatlattı genç kadın. "Hem

ceketini mahvettiğim için sana bir iyilik borcum olduğu konusunda anlaştık." "Ne? Oh, evet." Leonid, neredeyse ilk kez aklına geliyormuş gibi cekete

baktı. "Gitmeli ve üstümü değiştirmeliyim. Sonra görüşürüz." Kapı adamın arkasından kapanır kapanmaz nefesini bıraktı Perdita. Leonid

ona tahmin edemeyeceği kadar büyük bir iyilik yapıyordu ama bu durumdan şüphelenmemesi gerekiyordu. Vicdan azabı hissetti ama sonra işine odaklandı. Başarı! Önemli olan buydu işte.

Leonid'in ayarladığı yardımcı, tekerlekli sandalyeyle birlikte bir saat kadar sonra geldi. Kadın, Perdita'nın yuvarlak hatlarını iyice ortaya çıkartan uzun kollu, dik yakalı lacivert kokteyl elbisesini giymesine yardımcı oldu. Ne yazık ki tekerlekli sandalyede doğru düzgün gözükmeyecek, diye düşündü Perdita. Bir an önce iyileşse iyi olacaktı.

Page 19: Devlerin A şkı 1 - download.e-bookshelf.de · "Bana bir iyilik borcu olan birinden tüyo aldım." Tam Perdita'ya özgü bir durum. Hep ona iyilik borcu olan biri olurdu. "Te şekkür

Devlerin Aşkı

19

Kısa zamanda pek çok şey olmuştu. Düşmeden sonra yaşadığı acı ve kafa karışıklığına karşılık Leonid'in çekici bir adam olduğunun farkındaydı. Onun vücudunu saran kollarını hatırladı. Genç adam hiç zorlanmamıştı onu kucağın-da taşırken.

Belki kaza genç kadının hareketlerini kısıtlamıştı ama başka hiçbir şeyin sağlayamayacağı şekilde Leonid'le yakınlaşmasına neden olmuştu. Bunları düşünürken aynada kendine gülümsedi.

Önce sarı saçlarını tepede özenle topladı, sonra gevşetip omuzlarına ser-bestçe bıraktı. Bu şekilde daha doğal göründüğü için saçlarını açık bırakmaya karar verdi.

Tam saat altı buçukta kapı vuruldu. Beyaz ceketi ve papyon kravatıyla Leonid oldukça yakışıklıydı.

"Neredeyse mükemmel görünüyorsun," dedi Perdita'ya. "Neredeyse mi?" "Sadece küçük bir şey eksik." Đçinde bir çift inci küpenin bulunduğu kutu-

yu açtı. "Bunları kabul et lütfen ve sakın gücenme. Bu şekilde sana teşekkür etmiş oluyorum."

"Gücenmedim," dedi Perdita samimiyetle. "Çok güzeller." "Takmana yardımcı olayım." Nazikçe saçlarını kaldırarak, küpeleri taktı. Perdita, aynadan onu izlerken

tenine dokunan parmaklarını düşünmemeye çalıştı. "Şimdi saçlarımı toplasam iyi olacak. Yoksa kimse onları göremeyecek." "Birinin görmesi gerekir mi? Biz orda olduklarını biliyoruz." "Evet, biliyoruz," diyerek onayladı genç kadın. Leonid saçlarını bırakmadan önce Perdita'yı inceledi bir an. "Güzel," dedi sandalyenin arkasına geçerek. "Gidelim mi?" Koridorda ilerlerken Perdita, "Baban henüz gelmedi mi?" diye sordu. "Hayır, ama Freya'yı arayıp yolda olduğunu söylemiş." Asansörle aşağı ilerlerken, "Bu arada, neden tekerlekli sandalyedesin?" "Ne," diye sordu Perdita şaşkınlıkla. "Neden olduğunu biliyorsun, sen de

ordaydın." "Onlara ne diyeceğiz demek istiyorum," diye açıkladı genç adam. "Ne ol-

duğunu soracaklardır. Aynı şeyi söylememiz gerek." "Oh evet, elbette." "Đnsanları kandıracaksan önceden hazırlık yapman gerek," dedi Leonid eğ-

lenerek. "Ama sanırım sen deneyimli bir yalancı değilsin, değil mi?" "Değil miyim?" diye sordu Perdita kontrolsüzce. "Hayır, yoksa önceden hazırlık yapman gerektiğini bilirdin." Aslında bunu gayet iyi biliyordu genç kadın. Rol yapma konusunda saf bir