bİldİrİler - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d179439/2008/2008_basbugf.pdf · d Ü Ş l e. r r e...

16
ULUSLARARASI .. .. USKUDARSEMPOZYUMU V 1-5 2007 II DR. YILMAZ Tas. No: OS KO DAR BELEDiYESi

Upload: others

Post on 11-Mar-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ULUSLARARASI .. .. USKUDARSEMPOZYUMU

V 1-5 Kasım 2007

BİLDİRİLER

CİLT II

EDİTÖR

DR. COŞKUN YILMAZ

Tas. No:

OS KO DAR BELEDiYESi

USKUDAR SEMPOZYUMU V

KURULUProf. Dr. Mehmet Prof. Eriinsal

Prof. Dr. Mustafa Uzun Prof. Dr. Zekeriya Prof. Dr. Tufan Buzpinar Dr. Mustafa Sabri

Doc. Dr. Erhan Afyoncu

YAYINDr. Mustafa Sabri

YAYINA HAZIRLIKZafer Cinar, Ugur Demir

VE HProf. Dr. Mustafa Uzun,

GORSEL ARASTIRMAZafer Ugur Demir

FOTOGRAFZekiye A. Bilal Aslan,

SEMPOZYUM FOTOGRAFLARIKoca,

TASARIMCelebi

VEDizayn Matbaacilik Tic. Ltd. Sti.

Istanbul 2008ISBN 978-9944-5807-5-5

Telif Belediyesine aittir, tamami veya bir izinsizbasilamaz, kaynak gosterilmeden iktibas edilemez.

Hakimiyeti Milliye Caddesi,Atlas No: 69

Tel: 216 531 30 00 Faks: 216 531 31 03

Düşler Ressamı Ayvazovski ve Üsküdar

ARŞ. GÖR. FATiH BAŞBUG Selçuk Üniversitesi

Bazı şehirlerin görülmeye değer yerleri vardır. O yerler; farklı tatları, ilginç anekdotları, tarihi güzellikleri ve mistik havasıyla değişik meslek gruplarını ay­nı esprinin parçası yapabilir. Konunun bütünden detaya gidilerek yeniden çö­zümlenmesi, görünmeyenleri ortaya çıkarması ve yaratılan değerleri farklı yo­rumlamalarla yeniye dönüştürmesi gibidir. Her dönem farklı zamanların kahra­manları olmuştur. Bu araştırmada İstanbul ve Üsküdar'ın XIX. yüzyıl içindeki sanatsal biçimleri, hayranlık duyan insanların yansımaları gözler önüne serile­rek, farklı bir kültür penceresinden bakan ressam Ayvazovski'nin hayaline yan­sıttığı görünümler irdelenmiştir. Buradan hareketle dönem içi sanat ortamından başlamak, konuyu biraz daha derinleştirerek anlaşılabilirliğini artıracaktır.

XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başında faal olan bazı ressamlar, belirli akımlar ve anlayışlar dışında kalarak faaliyet göstermişlerdir.l XX. yüzyıl, XIX. yüzyıldan devraldığı sanat anlayışı ve hızla değişen yaşam biçimleriyle hareketli bir gö­rüntü vermektedir. Ressamlar kendi bulunduğu çevrelerden çıkarak farklı kül­türlerin denizlerine açılmaya başlamışlardır. Değişen, çağa ayak uydurmakta zorlanan usta ressamların bazıları geleneksel üsluplarını bozmadan hayatlarının sonuna dek aynı pencereden eser üretmeye devam etmişlerdir. Ancak bazı res­samlarda keşif ve heyecan tutkularına yenik düşerek, sanat çizgilerini farklı coğ­rafyalarda sürdürmek istemişlerdir. Konumuz İstanbul ve onun tarihi semtlerin­den biri olan Üsküdar olunca, buralara gelen ve burada eser üretmeye çalışan bazı Batılı ressamiara değinmek yerinde olacaktır. Ancak Batılı ressamiara de­ğinmeden önce Ayvazovski'yi Üsküdar paralelinde konu almamızın sebebini de açıklamak gerekecektir.

Ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" isimli eseri­nin müzayede salonunda açık artırma ile Beş Trilyon TL'ye Pera Müzesi için sa­tın alınması, bugüne kadar Türkiye'de bir tabloya ödenen en yüksek rakçnnola-

56

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

Resim 2: Fausto Zonaro, ''Üsküdar Etüdü", 1891-1910, püyb. 28x17,5cm, Özel Koleksiyon.

Resim 1: Fausto Zonaro, "Üsküdar Sırtlarında", 1891-1910, tüyb. 95x145cm, Özel Koleksiyon.

Resim 4: Fabius Brest, "Üsküdar", tüyb. 34x49cm, Topkapı Sara­yı Müzesi..

Resim 3: Va.ıııhour, "Gergefte Nakış İşleyen Türk Ka­dıru",tüyb., 33;5:::C26,5cm, Rijksmuseum.

D Ü Ş l E. R R E S S A M 1 A Y V A Z O V S K i V E Ü S K Ü D A R

rak indeksiere geçmiştir. Son olarak 4 Mart 2007 tarihinde İstanbul'da Alif Art Antikacılık tarafından Esma Sultan Y alısı'nda "Osmanlı ve Karma Sanat Eserle­ri Müzayedesi" düzeıılenmiştir. Bu müzayedede Osmanlı Sarayları için çok sa­yıda esere imza atan, deniz ressamı olarak ün yapan ivan Konstantinoviç Ayva­zovski'nin "Kırım Salıili Açıklarında Y elkeııli Mavna" adlı eseri açık artırma ile Dokuzyüzbin YTL'ye· alıcı bulmuştur. 1881 tarihli 67x97cm boyutlarındaki tab­lonun bu fiyata alıcı bulması, Osman Harndi'nin eserinden sonra Türkiye'de en yüksek fiyata satılan ikinci eser olarak tarihe geçmesi bakımından Ayvazovs­ki'nin degerini gözler önüne sermektedir.z

Ayvazovski'yi Türkiye'de bu kadar degerli kılan, onu Türkiye'ye gelen diger Ba­tılı ressamlardan ayıran özelligine kısaca degiiımeden önce İstanbul' a gelen ve Üsküdar semtinin büyülü havasını resimlerine konu edinen ressamları da ince­lemek faydalı olacaktır. İstanbul ve Üsküdar'a bu ressamları çeken konu zengin­ligi, eseriere bakıldıgmda daha iyi anlaşılmaktadır.

İstanbul' a Gelen Bazı Bablı Ressamlar

Çagdaş Türk resminin gelişimine önemli katkılar saglayan Padişahların başında şüphesiz ki Abdülmecid (1839-1861) ve Abdiliaziz (1861-1876) gelmektedir. Bu iki devlet adamı da Türk resminin gelişiminde rol oynayabilecek, Batılı ressam­ları İstanbul' da agrrlayarak Türk ressamların ufuklarını açabilecek farklı teknik­leri geliştirmelerini saglamışlardır.a

Abdülmecid'in resme olan tutkusu, kendisinin de yaphgı resimlerde açıkça gö­rülmektedir. Resmi seven ve de ger veren böylesine bir devlet adamının ülkeyi yönetmesi, sanatçılar açısından oldukça önemli bir durumdur. Abdülmecid'in yaphgr bazı deniz manzaralarında Ayvazovski etkisi fark edilmektedir. Kuşku­suz 1874 Ayvazovski sergisi ve onun Dalınabahçe Sarayı için yaphgr resimler, Abdülmecid Efendi'nin yakın ilgisini çekmiş olmalıdır.4

Davet edilen diger yabancı ressamların Türk resminin gelişimine sagladıkları katkı üslup olarak degilse bile resme olan ilginin gelişimi kapsamında dikkate degerdir. Bu ressamları çeken, Osmaıılı sarayının ve aristokrasisinin kültürel ka­buk degişimiyle baglanhlı olarak resme duydukları caıılı ilginin yalıı sıra, Avru­pa'da moda olan ve geniş bir piyasası bulunan Oryantalist resim konusunda kendilerini ispatlamale olarak nitelendirilebilir. Buıılar arasında bazıları İstanbul'a olan tutkuları veya Türk resmine sagladıkla­rı katkılarla digerlerinden ayrılmışlardır. Amedeo Preziosi (1816- 1882) ve Le­onarda de Manga (1843- 1930) İstanbul'a yerleşip hayatlarının sonuna kadar bu kentte yaşamışlardır. Ayvazovski (1817- 1900), resimlerinde büyük bir tutkuyla sevdigi İstanbul'u defalarca kez ele almış, şehre birçok kez gelmiştir. Guillemet (1827- 1878), 1874 yılında İstanbul'da özel desen ve resim akademisi kurması ile önem kazanmıştır. İtalyan ressam Zonaro (1854- 1929), Hallandalı ressam Je­an Baptiste Vanmour (1671- 1737); Fransız ressam Fabius Brest (1823-1900), Al-

57

58

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

Resim 5: Fabius Brest, "Boğaziçi'nde Üsküdar İskelesi", tüyb. 52x75cm, Özel Koleksiyon.

man Johann Hermann Kretzschmer (1811-1890), Fransız Eugene Plandin (1803-1876), Jules Laurens (1825-1901), Camille Rogier (1805-1870), Felix Ziem, Char­les Doussault (19. yüzyıl) ve Charles Emile Labbe (1820-1885), İskoç Sir Dawid Wilkie (1785-1841), İngiliz Richard Dadd (1818-1886), William Halman Hunt (1827-1910), John Frederick Lewis (1805-1876), Edward Lear (1812-1888), İtal­yan (İstanbul doguınlu), Giovanni Brindesi (1826-1888), Gaspare Fossati (1809-1883) İstanbul'da çok sayıda resim üretmiştir.

Bütün bu yukarıda atfedilen ressamların İstanbul resimleri incelendiginde, Üs­küdar'ın doga güzelliklerine kayıtsız kaldıkları görülmemektedir. Hemen hep­sinde mutlaka bir Üsküdar görünümü dikkati çekmektedir.

Batılı Ressamların Eserlerinde Üsküdar

İstanbul'un gizeıni tarih boyu Batılıların ilgisini çekmiştir. Özellikle sanatın gör­sel anlatım biçiminin kullanıldıgı resim sanatında eser üreten ressamlar, İstan­bul'a gelerek tarihi semtlerini ve bu semtlerden biri olan Üsküdar'ı da gezmiş, burada önemli yapıtıara imza atmışlardır.

Ancak yabancı ressamların Üsküdar görünümleri üzerinde durmak, konumuzu dagıtacagrndan sadece birkaç örnek üzerinde durmak daha saglıklı olacaktır.

Öncelikle İstanbul, gündelik yaşam kültürü ile manzara ressamları için çekici bir kenttir 5. İstanbul'un doga güzelliklerinin yanı sıra sosyal yaşamına da de girren ça­lışmalar incelendiginde, ressamların kültür farklılıklarından nedenli etkilendigini anlamak mümkündür. "Gergefte N akış İşleyen Türk Kadın" isimli çalışma (Resim 3) ressam Vanmour'un geleneksel kıyafetler içinde resmettigi kadın figürüyle, be­lirttigiıniz tarz çalışmala,r arasında en belirgin örneklerden biridiı-. Zonaro'nun İs­tanbul halk kültürünü işledigi, Preziosi'nin yine gündelik yaşama degindigi konu­lar ve diger ressamlarııi kültür yansımaları ayrı ayrı incelenebilmektedir.

DÜŞLER RESSAMI AYVAZOVSK VE ÜSKÜDAR

Resim 6: Gerome, "Üsküdar'dan Görünüm", tüyb. 52x75cm, Özel Koleksiyon. ·

Resim 8: Ayvazovski, "Gece İstanbul", 25x37cm, tüyb.1848.

Resim 7: François Prieut Bardin, "Üsküdar'da Kayıklar", tüyb. 46x61, Özel Koleksiyon.

Resim 9: Ayvazovski, "İstanbul" 45,5x37cm, tüyb.la46.

59

Resim 10:

Ayvazovski,

stanbul", tüyb. 1846.

60

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

DÜŞLER RESSAMI AYVAZOVSKi VE ÜSKÜDAR

Resim 11: Ayvazovski, ''İstanbul" 124x192,5cm, tüyb.1846

Zonaro'nun Üsküdar'ı kendine has üslubu ile defalarca betimlemesi, aynı za­manda seriıtin tarihi dokusuna hayranlık duydugunun da bir göstergesidir (Re­sim 1-2). Fabius Brest, İstanbul'dan oldukça etkilenmiş Batılı ressamlardan biri­dir. İstanbul görünümlerini kendine özgü fırçasıyla tuvale aktarırken, Üskü­dar'ında farklı görünümlerini resimlemiştir (Resim 4-5). Thomas Allarn'un "Üs­küdar iskelesi" adını verdigi çalışması yine dönemin Üsküdar'ı hakkında bize önemli ipuçları vermektedir. Üsküdar, ressamları cezbeden farklı konuları ile doga görünümlerini tuvallerine yansıtan ressamların tutkusu olmuştur (Resim 6-7). Bu tarz çalışmaları başka bir başlık altında toplamak mümkündiir. Burada konu Üsküdar ve Ayvazovski olunca Ayvazovski'yi tanımak, hayatından kısaca bahsetmek konuya farklı bir boyut kazandıracaktır.

Ivan Ayvazovski

Ayvazovski, 1817 yılında Kırım'da bir Karadeniz Liman şehri olan Feodosiya'da dünyaya gelmiştir. Feodosiya, tarihi ve cografi özellikleriyle Ayvazovski'nin sa­natçı kişiliginin gelişmesine önemli ölçüde etki etmiştir. Şehirde yaşayan Türk-

61

62

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

Resim 13: Ayvazovski, "Kız Kulesi", tüyb.1848, Tret- Resim 12: Ayvazovski, "İstanbul" 49,7x75,8cm, tüyb.1894. yakov Galeri, Moskova.

Resim 15: ''Kız Kulesi", Gravür, 1822.

Resim 14: "Kız Kulesi", Gravür.

ler, Ermeniler, Ruslar, Yahudiler ve Araplar gibi farklı toplumlar, Ayvazovski üzerinde olumlu izienimler bırakmıştır. Şehrin tarihi yapısı, Ayvazovski'nin git­tigi diger şehirlerde de aynı güzellikleri aramasına vesile olmuştur. Nitekim bu­lundugu şehirlerden Napoli, Venedik, St. Petersbmg ve İstanbul gibi şehirlerden her zaman övgüyle söz etmiştir.s Kendisinin yazdıgı mektuptaki bir söz de konuya şu şekilde açıklık getirmekte­dir; "Galiba dünyada bu şehir kadar muhteşem bir yer yok, buradayken Napali ve Venedik'i unutuyorsun."7

DÜŞLER RESSAMI AYVAZOVSKi VE ÜSKÜDAR

Ayvazovski, küçük yaşlardan itibaren resme ilgi göstermiştir. Sanatçı, 1887 ta­rihli bir resminde kendisini küçük bir çocuk olarak Feodosiya'ya hakim bir yük­seklikten şehri resmederken tasvir etmiştir. Resmin üzerinde "1825'te Ayvaz" yazmaktadır. Kendi hayatının çok erken bir döneminde, henüz 8 yaşında resme duydugu ilgiyi ortaya koyan bu resim, aynı zamanda Feodosiya'nın onun üze­rinde bıraktıgı etkiyi de ifade etmektedir.a

Bir sanatçının hayatını, birkaç cümle ile ifade etmek tabii ki mümkün degildir. A yvazovski'nin yaşamından kısa birkaç kareyi ele aldıktan sonra istanbul' a ve onun tablolarında canlandırdıgı konulara uzanmak gerekir.

Ayvazovski ve Üsküdar

Ayvazovski'yi ifade ederken, düşler ressamı sıfatı kullanmak, tamamen ressa­mın romantik bir anlayışta St.Petersburg Akademisi'ndeki katı kuralların dışına çıkarak, yaşam tarzı ve beraberinde bu tarzı resimlerine de yansıtması ile ilgili bir baglantı kurma çabası olarak degerlendirilebilir.

Ayvazovski, ilk kez 1845 yılının bahar aylarında geldigi İstanbul'da farklı bir at­mosferle karşılaşmıştır. Bu karşılaşmayla beraber şehir onun üzerinde çok bü­yük bir etki bırakmıştır. Mahalleler, sokak araları, insanları, bogazı, camileri Ay­vazovski'nin hiç de yabancı olmadıgı bir ortam gibidir. Burada daha sonraları sı­kı dostluklar edinecegi arkadaşları olacak ve bol bol resim yapma imkanı bula­caktır. Aslında bu dönemlerde Ayvazovski gibi pek çok ressamın hayalidir İs­tanbul. Ama fırçasının saglamlıgı, renk ve desen bilgisi, güçlü hafızası ve zeka­sı sayesinde İstanbul'a gelen en önemli yabancı ressamlar arasındadır çoktan. Ayvazovski'nin bu hafıza ve yetenegine şöyle bir anekdotla örnek verilebilir.

Sultan Abdülhamid'in, Ayvazovski'ye, Sultan'ın davetiisi olarak İstanbul'a yap­tıgı yolculuklardan birisinde eşlik etmekle görevli olan haznedarı, birkaç yıl son­ra Viyana'daki Osmanlı Elçiligi'ne atandı. Viyana'ya ulaştıgı akşam bir otelde ge­celemek zorunda kaldı ve yabancı bir şehirdeki bu alışılmadık ortamda, aynı otelde bulunan eski, ünlü ressam arkadaşıyla karşılaşmaktan son derece mem­nun oldu. Görüşmeleri sırasında Ayvazovski, yeni atanmış bir diplamatın sıla hasreti çektigini ve tutkun oldugu İstanbul'u çok özledigini anladı. Ona okuma­sı için bazı dergiler vererek bitişik odaya dogru kayboldu. Kısa bir süre sonra ge­ri döndü ve Osmanlı elçisinin eline ay ışıgında Haliç'i tasvir eden, boyası henüz kurumamış küçük bir resim tutuşturdu. "Bunu senin için şimdi resmettim, böyle­ce buna bakacak ve güzel İstanbul'una duyduğun özlemi gidereceksin. "g

Ayvazovski, usta bir manzara ressamı olmasının yanında, aynı zamanda iyi bir gözlemci ve hayal dünyası zengin bir ressamdır. Üsküdar semti ile ilk münase­betleri, Ermeni mahallelerinde başlayan dostlukları ve buraların doga güzellik­lerinin yanı sıra kiliselerde yapılan ayinler ile başlamıştır. İstanbul'da bir Erme­ni için Üsküdar semti adeta kültür merkezidir. Semtin birçok mahallesiı;ı.deEr­menilerin yogun olarak yaşadıgı bilinmektedir. Selamsız Mahallesi, Ayazma

63

64

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

Resim 16: Ayvazovski, "Çamlıca'dan Boğaz", tüyb.1870, 120x188cm.

Mahallesi, Selimiye Mahallesi bu malıailelerin başında gelmektedir. 17., 18. ve 19. yüzyılda inşa edilen Ermeni kiliseleri İstanbul'da Ermeni cemaat­lerme uzun yıllar hizmet ederek, günümüzde de faaliyetlerini sürdürmektedir. Üsküdar'da bulunan Surp Haç Ermeni Kilisesi de bunlardan biridir. Ayvazovs­ki'nin İstanbul'da bulundugu yıllarda, eşiyle beraber Üsküdar'daki bu kiliseye giderek ayinlere katıldıgı bilinmektedir. Üsküdar Surp Haç Ermeni Kilisesi'nde bulunan Krikor Lusavoriç'in tablosu ve yine Üsküdar Surp Garabed Kilisesi'nde Surp Stepanos, Dört Evanjelistler, Ta­teos ve Bartalomeos havarilerinin portrelerini Beyzad isimli bir Ermeni ressam betimlemiştir. Beyzad'ın Ayvazovski ile tanışbgı çeşitli Ermeni kaynaklarında dogrulanmaktadır. Dostlugun göstergesi olarak Beyzad, Ayvazovski'ye fotograf­tan çalışbgı bir Ayvazovski portresi hediye ebniştir. Ayvazovski'de aldıgı bu he­diye karşısında çok duygulanarak Beyzad'a bir Feodosiya peyzajı armagan et­mişfu.ıo

Ayvazovski'yi sadece doga ressamı olarak görmek, ressamın eserlerinin anlab­mını tani olarak karşılamamaktadır. Bugün yapbgı eserlerde aslında bir döne­min tarihini, yaşanbsını farklı pencerelerden görme fırsab bulmaktayız. Ayva­zovski, defalarca geldigi İstanbul'un her tarafını gezmiş ve görünümleri, yapbgı pek çok tablo ile belgelendirmiştir (Resim 8-9-10-11-12-16). Üsküdar'da bulu­nan Çamlıca Tepesi, İstanbul'u izlemek açısından en önemli yerler arasındadır.

DÜŞLER RESSAMI AYVAZOVSKi VE ÜSKÜDAR

Resim 17: Ayvazovski, "Çamlıca'dan "tablosundan kesit, tüyb.

Buraya gelen pek çok ressam, İstanbul'u resiınleyebilme adına bu tepeye çıka­rak eskizler, desenler, resimler yapmışlardır. Ayvazovski'de bu tepeye çıkan res­samlar arasındadır. Bunun da en güzel örnegi "Çamlıca'dan Bogaz" (Resim 16) isimli çalışmada görülmektedir. Ressam, önceden izleme fırsatı buldugu böyle bir yerde iyi bir gözlernde bulunarak hayalinde Çamlıca'yı yeniden canlandır­mış olmalıdır. Ayvazovski'nin dogada çalışma yaptıgı pek görülmemektedir. Ge­nelde atölyesinde çalışma gelenegi olan sanatçı, konularını dogada edindigi iz­lenimlerden esinlenerek gerçekleştirmektedir. Çamlıca tepesinden yaptıgı iki farklı bakış açısı da aslında birbirine çok yakındır. Fakat sanatçı ilk resimde ko­nuya çeşmeyi dahil ederken ikinci resimde yer vermemiştir (Resim 17). Ayrıca İlk çalışmada güneşin batınak üzere oldugu ve etrafa çöken karanlıgm psikolo­jik etkisi özellikle dikkati çekerken (Resim 16), ikinci çalışmada zaman farkı ve güneşin etkisi biraz daha hafifletilmiştir (Resim 17). Her iki resimde de ressamın bakış açısı, bize Çamlıca'nın zirvesinden, bütün İstanbul ve Bogaz'a hakim bir noktadan baktıgı izlenimini vermektedir. Kız Kulesi'ni bir çok Batılı ressam yapmıştır. Ama Ayvazovski'nin fırçasında ve yorumunda daha farklı bir yorum vardır (Resim 13). Kendisinden daha önceki dönemlerde yapılan gravürleri (Resim 14) de inceleyen Ayvazovski, Kız Kule­si'nin yanındaki ikinci bir yapı olan, cam fenere benzeyen bir elemanı da resmi­nin içine yerleştirmiştir. Çünkü Ayvazovski'nin İstanbul ve Üsküdar'da bulun­dugu yılların tarihi görsel kaynakları ve ressamların yapmış oldugu resiniler in-

65

66

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

Resim 18: Ayvazovski, "İstanbul" 120x189,5cm, tüyb.1846.

celendiğinde, Kız Kulesi'nde böyle bir yapı görülınemektedir. Muhtemelen Ay­vazovski, bu gravilrden (Resim14) bakarak yada etkilenerek bu tarihi yapıyı ölümsüzleştirmiştir. 1822 tarihli başka bir gravürde de farklı bir Kız Kulesi for­mu dikkati çekmektedir (Resim15). Koropozisyonda işlenen Kız Kulesi formu biraz daha köşeli ve sivridir. Ana binanın yanında ikinci yapı da yine burada gö­rülmektedir. Degişmeyen, form etrafında bulunan uzun kayıklardır. Diger res­samların eserlerinde de Ayvazovski'nin eserinde de kayık konunun vazgeçilmez ögesi olarak koropozisyona dahil edilmiştir. Mekfuıı gizemli kılan, izleyiciyi kendine hayran bırakan, karaya baglantısının olmamasının ressamlar tarafından çok iyi yansıtılması olarak nitelendirilebilir. Böylece plastik etkinin yanında, ta­rihi özelligi ile de sanat eserine yansıyan degeri önem kazanmıştır. Ayvazovski'nin İstanbul ziyaretleri içinde en önemli olanı, 1874 yılında gerçekleşe­nidir. Bu sırada tahtta olan Abdülaziz, daimi ikametgah olarak Dalınabahçe Sara­yı'ın kullanmaktadır. Ayvazovski, İstanbul'da saray baş mimarı Sarkis Balyan'ınıı Kuruçeşme'deki konagmda kalmış ve sultana onun tarafından takdim edilmiştir. Re­sim sanatı ile paralel gelişim gösteren fotograf sanatı bu yıllarda İstanbul' da ragbet görmeye başlamıştır. A yvazovski' de yeniliklere açık bir sanatçı olarak sık sık gittigi bazı ortamlarda yeni insanlar taruyarak etkileşimi sanatına yansıtımştır.

DÜŞLER RESSAMI AYVAZOVSKi VE ÜSKÜDAR

Osmanlı, fotoğrafçılığın temellerinin atıldıgı 1850'lerde Carlo Naya'dan, James Robertson'a, Kargopoula'dan, Bergrenn'e, adı fotoğraf sanatı içinde öne çıkan isimler, objektiflerini sıklıkla Üsküdar'a çevirmişlerdir. Üsküdar'da çekilen ka­relerde, fotoğrafa zenginlik katan objelerin fazlalıgı bu sanatçıları cezbetıniştir. 12

Böyle bir ortamda Ayvazovski, İstanbul'da bir fotoğraf stüdyosu işleten Abdul­lah Biraderler ile de dostluk kurmuştur. Abdullah Biraderler olarak tanınan Ke­vork, Hovsep ve Viken adındaki üç Ermeni kardeş, 1858'de kurdukları fotoğraf stüdyosu ile Osmanlı İmparatorlugu'nun resmi fotoğrafçısı olarak binlerce fo­toğraf çekmişlerdir. Çektikleri fotoğraflar arasında pek çok Üsküdar görünümü de mevcuttur. Üsküdar ve ortamı, fotoğrafla ilgilenen Biraderler'in stüdyolarını da daha sonra Üsküdar'a taşımalarına sebep olmuştur. Onlara yazdıgı bir mek­tup, dogadan çalışma alışkanlıgı olmayan sanatçının, İstanbul manzaraları için hafızası ve desenler dışında başka kaynaklardan da yararlandıgıru ortaya koy­maktadır: "Göndereceginiz fotografları, çok rica ederim, ikisini de güzel ve sag­lam sandıklam koyup, Sivastapol'a gönderin ... "13

Abdullah Biraderler, dönemin İstanbul'undan çeşitli köşelerin fotoğraflarını çekmiş olmalarıyla tanmmışlardır. Ayvazovski, bir referans unsuru ve başlangıç noktası olarak fotoğraflardan yararianmış olmalıdır.14 Ayvazovski'nin bu fotog­raflardan yapmış oldugu tablolar İstanbul ve Üsküdar'ı hiç görmeyen, farklı ül­kelerde yaşayan sanat severlerin ilgisini çekmiştir. Hayatını sanatından kazanan bir ressamın bu fotoğrafiara duydugu özen özellikle ilgi çekicidir. Ressamın ken­di deyimiyle 6.000'8 yakın eserden bahsatınesi diger çalışmaları hakkında bize ipucu verebilecek niteliktedir. Bu çalışmaların arasında gün ışığına çıkarılma­mış başka İstanbul ve hatta Üsküdar çalışmaları olması muhtemeldir. Çünkü Abdullah Biraderler'in fotoğraflarını önemsernesi ve bir stüdyolarının da Üskü­dar'da bulunması Ayvazovski'ye gönderilen fotoğrafların içinde Üsküdar'a ait görünümlerinde olması ihtimalini güçlendirmektir. Düş kurmak, özlemleri gidermez belki ama acısını hafifletebilir. Bu nedenle Ay­vazovski de İstanbul'a gelen diger Batılı ressamlar gibi toprağına, denizine hay­ran oldugu bu şehri unutınamak için pek çok tablo üreterek gönlünde hatırala­rı yaşatınış, insanlıga çok önemli eserler bırakmıştır. Ülkemizde pek çok kolek­siyonu süsleyeİı bu eserlerin kesin rakamı akılda kalıcı olmayabilir. Önemli olan işlenen konular, dönemin yaşantısı ve tarihe düşülen kayıtlardır. Ayvazovski, Üsküdarlı degildir. Üsküdar'da dogmamıştır da, ancak birkaç tablo­su ile de olsa Üsküdar'ı betimleyen ressamlar arasına girerek, bu tarihi, sokakla­rında ve yapılarında saklı olan güzide semte XIX. yüzyılda bir başka Batılı ola­rak bakarak bizlerin üzerinde düşünecegi, farklı bir alanda araştırma konusu açarak, XXI. yüzyılda yaşayan ve daha sonraki yüzyıllarda da yaşayacak olan ya­pıtlar bırakmıştır. Üsküdar'ın ve ülkemizin tarihi açıdan gizemli eserlerinden olan "Kız Kulesi''ne farklı bir açıdan bakarak, kalıcı sanat eserine dönüştürmüş­tür. Kız Kulesi'ni yeniden resimlayerek arşiv niteliginde bir belgeye dönüştür­müştür. Çamlıca sırtlarından ve diger muhtelif yerlerden resmettigi çalışmalar­da Üsküdar karşısında fırçasıyla boyaya hayat vermiştir.

67

68

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU V

Bu eserleri ister fotograflardan, isterpe hafızasından üretsin, Ayvazovski çagmm en büyük üstatlarındandır. İngilterEili ünlü ressanı William Turner'ı kendisine hayran bırakan ve gölüşmelerinde İngiliz ressamın kendisine gösterdigi ilgi kar­şısında şaşıran Ayvazovski, bugün Türkiye'de çeşitli koleksiyonlarda bulunan eserleriyle Türk izleyicisiyle buluşmaya devanı etmektedir. Kendi adına müze­si belki Türkiye'de bulunmamaktadır ancak bulundugu ülkelerde de Türki­ye'den, İstanbul'dan ve de Üsküdar'dan eserleriyle ülkemizin güzelliklerini kü­çük çapta olarak değerlendirilse de dünyaya tanıtmaktaçlır. Yani tanıtım denizi­ne bir damla da olsa katkı saglanıaktadır. Örneğini dünyanın en tamnmış ve en büyük müzelerinde görmekteyiz. Üsküdar semti sınırları içinde yer alan "Kız Kulesi" isimli çalışması Tretyakov Galeri'de15 teşhir edilmektedir. Yine "Çamlıca Sırtlarından Üsküdar" adını verdiği çalışma­sı da bu müzenin koleksiyonunda 'yer alarak semtin ve şehrin tanıtımında önemli rol oynamaktadır. Ayvazovski, k1mdisinin dile getirdiği şekilde hayab boyunca yaklaşık 6.000 eser ürebniştir. Bugün bilinen Ayvazovski tabloları sadece yüzlerle ifade edilecek kadar azdır. Bu kadar fazla sayıda eser hangi koleksiyonlarda, nerede belki ile­ride yapılacak araştırmalarla gün ışığına çıkarılabilir.

DİPNOTLAR

1 Engin Beksaç Avrupa Sanatına Giriş, İstanbul 1995, s. 104. 2 Mehmet Başbuğ, "Resim Müzayedeleri ve Ayvazovski", Anadolu Manşet Gazetesi, Konya 15 Mart 2007, s. 7.

3 Fatih Başbuğ, Çagdaş Türk Resminde Çocuk Teması, (yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005), s. 16. 4 Kıyınet Giray, Son Halife VeliahtAbdülmecid Efendi'nin Yaşamı ve Sanatı, Proceedings of the ııth Interna­tional Congress of Turkish Art, Utrecht/ Netherlands, August 23-28 1999, s:14.

5 Eveline Sint Nicolaas, Duncan Bull, Günsel Renda, Gül İrepoğlu, Lale Devri'nin Bir Görgü Tanığı Jean-Bop-tiste Vanmour, İstanbul 2003, s. 42. ·

B Dr. Mehmet Üstünipek'in Deniz Ressamı: Ayvazovski isimli makalesinden alınmışbr. Temmuz 2007 http:/www.lebriz.com/v3_artst/san_Bio.aspx?saniD=14&lang=TR

7 a.g.m. 8 a.g.m. 9 Gianni Caffiero, Ivan Samarine, Denizler, Şehirler ve Düşler Ivan Ayvazovski'nin Resimleri (çev. Mehmet Üs­tünipek) Londra 2000, s. 11.

lO Mayda Saris, Başlangıcından Günümüze Ermeni Resim Sanatı, İstanbul2003, s. 112-113. 11 Sarkis Balyan, XIX. yüzyllda yaşamış, Beylerbeyi Sarayı, Çırağan Sarayı, Adile Sultan Sarayı, Yıldız Sara­yı, Galatasaray Mektebi, Valide Camii gibi pek çok önemli esere imza atmış, Sermimar-ı Devlet ünvanını alan mimardır.

12 Seyfettin Ünlü, Bir Ulu Şehir Üsküdar, İstanbul 2006.

13 Gianni Caffiero, Ivan Samarine, a.g.e. s. 11.

14 a.g.m. 15 XI. ve XX. yüzyıllar arasındaki Rus sanatının en önemli yapıtlarının bulunduğu Rusya'nın en büyük, dün­yanın ise sayılı müzeleri arasında gösterilen resim galerisidir. Moskova'da bulurınıakta ve 130.000 civarında eserden oluşan geniş bir koleksiyana salıiptir.